Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

Fransisken ve Dominiken Tarikatları

Felsefe Ansiklopedisi, (ed. Ahmet Cevizci), Ankara: Ebabil Yayıncılık, 2009, c. 6, s. 829-833. 



Fransisken Ve Dominiken Tarikatları, geçimlerini halkın verdiği sadakalarla sağlayan Hristiyan gezgin dilenci vaiz tarikatlarıdır.

Fransisken Tarikatı

Tarikatın kurucusu, Assisili Aziz Francis'tir. 1181 veya 1182 yılında İtalyan'ın Assisi şehrinde doğmuş ve aynı yerde 1226 yılında ölmüştür. Babası, tekstil tüccarı Pietro di Bernardone, annesi Pica'dır. Vaftiz adı John olmakla birlikte, tüccar babasının Fransa'ya düşkünlüğü ve annesinin Fransız asıllı olması nedeniyle, kendisine Francesco (Francis) ismi verilmiştir. Dönemin olağan eğitim sürecini (beşerî bilimler/liberal sanatlar) tamamlayan Francis, Latince ve biraz da Fransızca öğrenmiştir. Zenginliği ve yaşam sevgisiyle Assisi şehri gençliğinin gözde lideri olmuş; karıştığı bir kavga nedeniyle bir süre (1202-1203) hapis cezası almıştır. 1206 yılında, yaşadığı hayattan elini ayağını çekerek terk edilmiş bir kilisede münzevi bir yaşam sürmeye başlamıştır. Burada haçtan gelen ve kendisini, Tanrı'nın evini yeniden inşa etmeye çağıran bir ses duymuştur. Babasından aldığı paraları haçtan duyduğu bu sözü gerçekleştirmek için harcaması, Francis ile babasının arasını açmıştır. 24 Şubat 1209'da İncil'de insanları Hristiyanlaştırma misyonuyla ilgili bir bölüme (Matta 10:5-14) uyarak fakirliği benimsemiş ve hayatını vaaz vermeye adamıştır.
Vaazlarıyla insanlar etrafında toplanmaya başlayınca, Francis, İncil öğretilerine uygun bir yaşam tarzı oluşturmaya çalışmış ve bunu yazıya döküp Papa III. Innocent'e sunarak onun onayını almak istemiştir. Papanın 1209 veya 1210 yılında sözlü olarak onay vermesi üzerine, Francis, Assisi şehrinde bir şapele dönerek vaazlarına devam etmiştir. Bu şapelde 1212 yılının 18-19 Mart'ında St. Clare'e yeni bir cemaat kurması için yetki verilmiştir. Böylece Fransisken tarikatının ikinci halkasını oluşturan bayan keşişler topluluğu St. Clare'in önderliğinde kurulmuştur. Francis'in vaazları daha sonra İtalya'nın diğer yerlerinde de etkili olmaya başlayınca, ona bağlı, manastır yaşamına girmeyip toplum içindeki yaşamını sürdüren yeni bir cemaat oluşmuştur. Sıradan insanlardan meydana gelen bu topluluk, Fransisken tarikatının üçüncü halkasıdır.
Francis, 1212 yılında İncil'in mesajını yayma misyonuyla Suriye'ye gitmek istemiş, ancak Adriyatik Denizi'nde Dalmaçya civarında gemi karaya oturunca bu yolculuk yarım kalmıştır. 1213-1214 yıllarımla yapmayı düşündüğü Fas yolculuğu da hastalığı nedeniyle İspanya'da son bulmuştur. 1219'da Beşinci Haçlı Seferi esnasında Orta Doğu'ya giden Francis, Mısır sultanı Malik el-Kâmil'i Hristiyanlığa davet etmiş, ama sonuç alamamıştır.
1221 yılında Assisi'de yapılan toplantı ile tarikatın tüzüğü düzenlenip yazıya dökülmüştür. Bu dokumanla Papa III. Honorius'a müracaat eden Francis, tarikatı için Papa'nın yazılı onayını almayı başarmıştır. 14 Eylül 1224'te stigmataya nail olmuştur. Stigmata, Hristiyan inancına göre, çarmıhtaki işkenceler sonucu İsa Mesih'in vücudunda kalan izlerin, ilâhî bir inayet işareti olarak seçilmiş kişilerin vücudunda da belirmesidir. Yaşamının son yıllarında görme yetisini kaybeden ve ciddi rahatsızlıklar geçiren Francis, 3 Ocak 1226'da Assisi'de ölmüş ve ertesi gün gömülmüştür. 1228 yılında IX. Gregory, Francis'i aziz ilan etmiştir. Kilise, Francis'in ölümünü 4 Ocak'ta, Stigmata yortusunu ise 17 Eylül'de kutlamaktadır. 1979 yılında Papa II. John Paul, Francis'i, koruyucu aziz olarak kabul etmiştir.
Yaşadığı lüks hayatı terk ederek inzivaya çekilen ve "Kutsal İncil'in öngördüğü modele uygun bir yaşam sürme" ilhamı alan Francis'in etrafında insanlar toplanmaya başlamış ve kurucusu daha hayattayken tarikatın üç halkası da oluşmuştur. Erkek tarikat üyeleri (Lesser Brothers veya Friars Minor), kadın tarikat üyeleri ve kadın veya erkek günah çıkarıp tövbe eden ve toplum içinde yaşamlarını sürdüren üyeler.
Tarikatın ana çatısını oluşturan birinci halka (erkek tarikat üyeleri), büyük oranda, bir yandan münzevi bir yaşam sürerken, diğer yandan gezici vaizler olarak toplumsal görevlerini de yerine getirmeye çalışan laik insanlardan, yani ruhban sınıfı dışındakilerden oluşan bir grup olarak başlamıştır. Bunlar, yaşam standartlarım en aza indirirler, daimi meskenler edinmezler, bildikleri işleri yaparak veya dilenerek geçimlerini sağlarlardı. Katolik Kilisesi tarikatın bu halkasını vaaz verme işinde kullanmıştır. Böylece Fransisken keşişleri inzivaya çekildikleri kulübeleri terk ederek, kiliselerin bitişiğindeki meskenlerinde kalmaya başlamışlardır. Böylece, onlar, toplumla iç içe yaşayarak daha geleneksel bir dinî yaşam sürmüşler ve din alanında eğitim-öğretim yapmışlardır. Bu yeni yaşam biçimleri, mutlak fakirlik prensiplerinin gevşemesine yol açmıştır. Paris ve Oxford gibi akademik merkezlerde kurdukları tarikat locaları, Aziz Bonaventura, John Duns Scotus ve Ockhamlı William gibi skolastik düşüncenin önde gelen üstatlarının yetişmesini sağlamıştır.
Tarikatın girdiği bu yeni mecra, bazı üyeler arasında rahatsızlık doğurmuş; fakir ve münzevi bir yaşamın tarikatın asıl özelliğini olduğunu savunan bir grup ortaya çıkmıştır. "Aşırı dindarların reformu" diye tercüme edilebilecek bu akım (Observant reform), tarikat içinde resmî olmayan bir özerklik kazanmıştır. Bu reformu benimsemeyenlere Conventuals (manastıra bağlı olanlar) denilmiş; iki grup arasında çekişme ve düşmanlığın giderek artması üzerine, 1517 yılında Papa X. Leo, Fransisken tarikatını iki ayrı cemaate bölmek zorunda kalmıştır.
On altıncı yüzyılda daha sıkı kurallar benimseyen ve giydikleri başlıklı pelerin nedeniyle Kapüsenler (Capuchins) denilen üçüncü bir grup ortaya çıkmıştır. Bütün bu ayrılmalara rağmen, Fransiskenler varlıklarını, on sekizinci yüzyılın ortalarına kadar sayılarını arttırarak devam ettirmişlerdir. 1760 yılında üç grubuyla tarikatın birinci halkası (erkek keşişler) 135 bin üyeye ulaşmıştır. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısı ve on dokuzuncu yüzyılda Avrupa'da sekülerizm rüzgârı dinin etkisini azaltmış, Fransisken tarikatı da bundan etkilenmiştir ve birinci halkaya dâhil üç gruba mensup tarikat üyelerinin sayısı, 1880 yılında 25 bine düşmüştür. Bununla birlikte, Francis'in öğretisinin önemini vurgulayan II. Vatikan Konsili'nden (1965) sonra tarikat yeniden güç kazanmaya başlamıştır. 2002 yılında tarikatın birinci halkasına mensup toplam 16.300 erkek keşiş bulunmaktaydı. Bunların 10.800'ü Kapüsen, 4.500'ü ise Conventual (Manastıra Bağlı) idi.
Tarikatın ikinci halkası (bayan keşişler) 1212 yılında Assisili Clare'ın başkanlığında kurulmuştur. Fakirlik prensibinin hâkim olduğu bayan keşişler halkası, 2002 yılı verilerine göre, 800'den fazla manastıra ve on dört bin rahibeye sahipti.
Francis'in öğretileri, manastır kurallarına bağlı olmayan ve normal bir yaşam süren insanlar arasında da yayıldı ve bu insanlar tarikatın üçüncü halkasını oluşturdular. Üçüncü halkaya hem bayanlar hem de erkekler girebilmekteydi. Üçüncü halkanın bazı üyeleri inzivaya çekilmeyi tercih ederken, diğerleri evlerinde yaşamlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Yardım işleriyle uğraşıp, silah taşımazlardı. Üçüncü halka, özellikle hem tarikata üye olmak hem de günlük yaşamına devam etmek isteyen bayanların ilgisini çekmiştir. 2002 verilerine göre, Fransisken tarikatının üçüncü halkasına mensup 100 bin bayan varken, erkeklerde bu sayı sadece 1500'dü.

Dominiken Tarikatı

Vaizler Tarikatı (Friars Preachers) olarak da bilinen bu tarikatın kurucusu, Aziz Dominik'tir. Dominik 1170'li yıllarda Calaroga'da (İspanya) doğmuş ve 6 Ağustos 1221 yılında Bologna'da (İtalya) ölmüştü. İlk dinî eğitimini başrahip olan amcasından aldı. 1186-1196 yılları arasında Palencia'da beşerî bilimler ve ilahiyat eğitimi aldıktan sonra 1196'da Osma katedralinde kanon (katedralde çalışan laik görevli) olarak çalışmaya başladı. Yedi yıl süren bu görevi esnasında başrahip yardımcılığına kadar yükseldi (1201). 1203, 1205 ve 1206 yıllarında Osma piskoposu Diego ile birlikte kuzey Avrupa'ya gitti. Bu gezilerinde güney Fransa'da Maniheist öğretilere sahip Albi heretik akımının Katolik Kilisesi'ni tehdit eden faaliyetlerini gördü. Bu heretik akım, Batı Avrupa'ya Bogomiller aracılığıyla taşınmış ve on bir ve on ikinci yüzyıllarda yaygınlık kazanmıştı. Katolik din adamlarının servete düşkün ve ahlâka aykırı davranışlarına karşın, Albi akımının din görevlileri, her türlü bedensel arzulardan uzak ve sade bir yaşam sürerek halkın ilgisini çekiyorlardı. Papa III. lnnocent'in emriyle 1206-1215 yılları arasında dokuz yıl Albi heretikleri arasında vaazlar veren Dominik, ancak havariler gibi yoksul bir yaşam sürerek İncil'i vaaz edecek bir teşkilatın Albi heretik akımına karşı etkili olabileceği düşüncesine ulaştı. 1206 yılının sonlarına doğru, Albi heretik akımından dönen bir grup kadın için bir manastır kurdu. Bu manastır o günden sonra Dominiken öğreti için bir temel görevi görmüştür.
1215 yılında Toulouse'da ilk resmî toplantı yapıldı ve burada bir merkez kurularak bölgede vaazlara ve dinî bir yaşam sürülmeye başlandı. Ancak vaazlarının ve faaliyetlerinin bu bölge ile sınırlı kalmasını istemeyen Dominik, 1215 yılındaki Lateran Konsili'ne giderek papa lll. lnnocent'in onayını almak istedi. Papa, Dominik'in yapmak istediklerini ilke olarak uygun görse de, bu konsilde yeni bir dinî tarikat kurulması yasaklanmış olduğu için, Dominik'e resmen onay vermemiş ve ona önceden onaylanmış bir tarikatın ilkelerini benimsemesini önermiştir. Bunun üzerine Dominik ve ilk tarikat üyeleri Aziz Augustinus'un keşişlik ilkelerini benimsemişlerdir. Papa lnnocent'in 1216 yılında ölmesi üzerine, yeni Papa III. Honorius 1217'de "Vaizler Tarikatı" adıyla Dominik'in teşkilatına resmi onay vermiş ve böylece Dominik faaliyetlerini ve vaazlarını tüm dünyaya yayma izni elde etmiştir.
1217 yılında ilk on altı keşişini Avrupa'nın değişik yerlerine göndermiştir; bunların yedisi Paris Üniversitesi'nde teşkilatlanmak üzere görevlendirilmiştir. Böylece Paris Üniversitesinin İlahiyat bölümü ve Bologna Üniversitesinin Kilise Hukuku bölümü tarikatın üssü haline gelmiştir. Dominik, 1217 ile 1220 yıllan arasını Avrupa'nın değişik yerlerini dolaşarak geçirmiştir. Bu yolculuklarında vaazlar yapmış, gönderdiği keşişleri ziyaret etmiş, tarikata yeni üyeler kazandırmış ve tarikat için yeni mekânlar (ocak/loca) kurmuştur.
1220 ve 1221 yıllarında tarikatın ilk iki genel kurulunu yapan Aziz Dominik, Lombardiya'da yaptığı vaazları esnasında hastalandı ve Bologna'da öldü. 1234 yılında IX. Gregorius onu "aziz" ilan etti. Roma Katolik Kilisesi 8 Ağustos'u Aziz Dominik'i anma günü olarak kutlamaktadır.
1215 yılında Aziz Dominik'in kurduğu ve ona nispetle "Dominiken Tarikatı", "Dominikenler" veya "Keşiş (Frer) Vaizler Tarikatı" ya da kısaca "Vaizler Tarikatı" olarak bilinen tarikat, Fransa'da, Paris Üniversitesi'nde görev yapmış olan Saint Jacques'in bu tarikat için taşıdığı önem nedeniyle Jakobinler (Jacobins); İngiltere'de ise beyaz elbiselerinin üzerine giydikleri siyah harmani nedeniyle "Siyah Keşişler (Frers)" olarak adlandırılır.
1215-1221 yıllan arasında Aziz Dominik'in şekillendirdiği bu tarikat, iki temel prensibi uyumlu bir şekilde bir araya getirmiştir: Düşünceye dayalı manastır hayatı ve havarilerinkine benzer bir din hizmeti. Düşünceye dayalı manastır hayatı; fakirlik, ahlâklı olma, itaat, günlük duaların (Divine Office) okunması, manastır kurallarına uyma ve kutsal hakikat üzerine sürekli çalışma anlamına gelmektedir. Havarilere benzemek ise, Mesih'in İncil'de anlatılan hayatını taklit etmeyi ve vaazlarla Katolik inancını öğretip savunmayı ifade etmektedir. Dominikenlerin "Düşün ve düşüncelerinin meyvelerini başkalarına ver!" şeklindeki düsturları, onların yaşam tarzı ve prensiplerini özetlemektedir.
Dominikenlerin görev ve misyonları, toplum içinde fakir bir yaşam sürerken, okumuş şehirli halkın ruhî ihtiyaçlarını karşılamak üzere seyyar din görevlisi olarak çalışmaktı. Avrupa'da yeni kurulmaya başlayan üniversitelerde Dominiken tarikatına mensup kişilerin de görev alması, üniversite geleneği ile tarikat arasında olumlu bir ilişkinin kurulmasına ve bu ilişkinin Avrupa düşünce hayatında etkili olmasına yol açmıştır. Büyük Albert (Albertus Magnus, 1193-1280) ve Aquinalı Thomas (1225-1274) Aristoteles felsefesiyle Hristiyan teolojisini uzlaştırma çabalarıyla, Dominiken tarikatının iki önemli temsilcisi olmuşlardır. Bu iki öncünün ortaya koyduğu model ile birlikte, önce Dominiken tarikatı içinde, sonra da Avrupa düşünce tarihinde Aristotelesçi bir Hristiyanlık yorumu, Platoncu Hristiyanlık yorumunun yerini almıştır.
Dominiken tarikatının etkili olmasını sağlayan diğer bir husus ise, onların misyonerlik konusundaki gayret ve teşebbüsleridir. Başlangıç itibariyle Albi heretik akımına mensup olanları Katolik inancına döndürmeyi amaçlayan tarikat, zamanla Yahudileri ve Müslümanları da hedef kitlesine dâhil etmiştir. Dominikenler İskandinavya, Baltık ülkeleri, Doğu Avrupa, Yunanistan, İran, Kudüs ve Kuzey Afrika'da misyonerlik faaliyetlerinde bulunmuş ve bu amaçla binalar kurmuşlardır.
Ortaçağ'da engizisyonla ilgili uygulamalar da Dominiken tarikatının sorumluluğuna verilmiştir. Tarikatın seçimle göreve gelen temsilcilerle yönetilmesi, Avrupa'da parlamenter demokrasinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Tarikatın üyeleri üç gruba ayrılabilir. İlk grup, rahipler, öğrenciler, keşiş adayları ve din görevlisi olmayan diğer erkek üyelerden oluşur. İkinci grup tefekkür ve dua ile gününü geçiren rahibeler; üçüncü grup ise, din görevlisi sınıfına mensup olmayan diğer dindar Hristiyan kadın üyelerdir. İlk grup, tarikatın ilk yüzyılı içinde hızlı bir gelişim göstermiştir. 1277 yılında bu gruba ait 404 manastırda on üç bin vaiz bulunuyordu. 1303 yılına gelindiğinde ise, tarikatın birinci grubuna mensup olanların sayısı 590 manastırda yirmi bin vaize ulaşmıştı. Rahibelerden oluşan ikinci grubun manastır sayısı, 1277'de 58, 1303'de 141 olmuştur. 1285 yılında, manastırda değil de, kendi evlerinde hayatlarını devam ettiren sıradan (din görevlisi olmayan) insanların da Dominiken tarikatına alınmasına imkân veren bir kural çıkarılmış ve böylece tarikata bağlı üçüncü grup oluşturulmuştur. 1974 yılında bu üç grup Dominiken Ailesi adı altında birleştirilmiştir.
Almanya'da Dominiken tarikatının üyelerinden Meister Eckhart (1260-1327), Johannes Tauler (1300-1361) ve Heinrich Suso (1295-1366), on dördüncü yüzyılda mistik hareketin en önemli temsilcileri olmuşlardır.
Başlangıcından bu yana Dominiken tarikatına mensup 18 kişi aziz ilan edilmiştir. Dominikenler 4 papa ve 69 kardinal çıkarmışlardır. Dominikenlerin, 2000 yılı itibariyle, 5171 yeminli erkek, 4672 rahip ve 477 din görevlisi olmayan üyeye sahip olduğu bilinmektedir. 1983 yılında tarikata mensup 4775 rahibe, manastırda yaşayan 40816 kadın, 70431 din görevlisi olmayan Dominiken olduğu tespit edilmiştir.

Benzerlik ve Farklılıklar

Her iki grup da müntesiplerine fakirliği ve dünyadan yüz çevirmeyi tavsiye etmektedir. Mal-mülk sahibi olmamayı ve dolaştıkları yerlerde aldıkları sadakalarla geçinmeyi hayat prensibi olarak kabul etmişlerdir. Katolik Kilisesi, kendisine yönelik olarak yapılan zenginleşme ve sekülerleşme ithamlarına bu iki grubu ön plana çıkararak cevap vermiştir; ayrıca onları misyonerlik faaliyetlerinde de kullanmıştır. Her iki grubun da hedef kitlesi, genel olarak, ruhban sınıfına mensup olmayan laik halktır. Halkın gerek Hristiyanlık içi, gerekse Hristiyanlık dışı heretik akımlardan kurtarılmasını ve hastalıklardan iyileştirilmesini amaçlamışlardır.
İki grup arasında elbette bazı farklılıklar da bulunmaktadır. Dominikenler, heretikleri ikna etmek için elverişli bir yöntem olarak mantık ve ilahiyat öğretimine çok önem verirlerken, Fransiskenler kitabî eğitime daha az önemsemişlerdir ve bunun sonucunda Dominikenler arasından daha çok sayıda yazar ve düşünür, Fransiskenler arasından ise çok sayıda eylem insanı çıkmıştır. Fransiskenler realist, Dominikenler nominalisttir. Dominikenler'in felsefedeki temsilcileri Albertus Magnus ve Aquinalı Thomas, Fransiskenler'in ise Duns Scotus ve Aziz Bonaventura'dır.

R. Armstrong, “Francis of Assisi, St.”, The New Catholic Encyclopedia, vol. 5, 2nd edition, Thomson Gale, 2003, ss. 870-871.
M. E. Beha, “Franciscans, Second Order’’, The New Catholic Encyclopedia, vol. 5, 2nd edition, Thomson Gale, 2003, ss. 905-906.
R. J. Bucher, “Francis of Assisi”, Encyclopedia of Religion (ed. by L. Jones), Thomson Gale, 2005, vol. 5, 2nd edition, ss. 3184-3185.
T. Mcgonigle, “Dominicans”, Encyclopedia of Religion, (ed. by L. Jones), Thomson Gale, 2005, vol. 4, 2nd edition, ss. 2413-2415.
O. V. Monti, “Franciscans, First Order”, The New Catholic Encyclopedia, vol. 5, 2nd edition, Thomson Gale, 2003, ss. 900-905.
D. V. Monti, “Franciscans”, Encyclopedia of Religion (ed. by L. Jones), Thomson Gale, 2005, vol. 5, 2nd edition, ss. 3182-3184.
L. Secondo - L. Schinelli, “Franciscans, Third Order Regular”, The New Catholic Encyclopedia, vol. 5, 2nd edition, Thomson Gale, 2003, ss. 906-908.
B. Tarakçı, Bir Katolik Tarikatı Olarak Dominikenler, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya, 2005.
N. F. Thompson, “Franciscans, Third Order Secular", The New Catholic Encyclopedia, vol. 5, 2nd edition, Thomson Gale, 2003, ss. 909; 910.
H. Vicaire, “Dominic, St.”, The New Catholic Encyclopedia, vol. 4, 2nd edition, Thomson Gale, 2003, ss. 828-829.

Ayrıca bkz., Aquinalı Thomas, Bonaventura, Dinler Tarihi, Din Felsefesi, Hristiyanlık.

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE DİNLER TARİHİ ÇALIŞMALARI

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

En Çok Okunanlar

ZAMAN GEZGİNİ