Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

Kâlû: Belâ

"Elestü birabbiküm?" diye sorulan kula,
Belâ'sını bulmayı nasip eylesin Mevla.
***

Elest bezminde Allah Teala bütün kullarına "Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Elestü birabbikum?)" diye sorduğunda, hepsi "Belâ (Evet)" diye cevap vermişti.

Dünya bezminde de aslında sık sık aynı soruyla karşılaşıyoruz. Bir şeyden, bir kişiden, bir kurumdan veya bir devletten korkuyoruz. Aslında bir imtihan içinde bize şu sorulmaktadır: "Bunlardan mı korkmak gerek, Allah'tan mı?" "Bunları mı Rabb edindik yoksa Allah'ı mı Rabbimiz bildik?".

Başka bir imtihanımızda kişilerden, kurumlardan menfaat ve fayda beklentisi içine giriyoruz. Fayda beklenmesi gereken onlar mı, yoksa Rabbimiz mi? Fayda beklediğimiz makamları Tanrılaştırıyor ve Rabbimizi unutuyor muyuz?

"Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Yunus, 10/107)

Hayatımızın her aşamasında farkında olsak da olmasak da, "Elestü birabbikum?" sorusuna muhatap oluruz. Ama kaçımız bu soruya "Belâ" cevabını verebiliyor? Kaçımız şeytanı, bir makamı, bir kadını veya erkeği, bir kişiyi veya partiyi, hâsılı geçici dünya menfaatini tanrılaştırıyoruz? Kaçımız böyle bir imtihanın içinde olduğumuzu fark etmeden hoyratça harcıyoruz ömrümüzü?

Ey cân! Belalara düçar olmadan, gerçek "Belâ"mızı bulabilecek ve idrâk edebilecek miyiz?





Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE DİNLER TARİHİ ÇALIŞMALARI

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

En Çok Okunanlar

ZAMAN GEZGİNİ