Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

  • MECRA ATIF SİSTEMİ

    Makaleler ve kitaplar için atıf sistemi

  • MECRA ŞABLONU

    Zotero ve Mendeley programlarında kullanılmak üzere hazırlanmış Mecra şablonunu indirmek için tıklayınız.

Öğretmenliğin Büyüsü

Bir gün markette arkamdan biri, "Hocam, selamun aleyküm" diyerek seslendi. Döndüm, selamını aldım. Birbirimize hatır sorarken, ses tonum ve davranışlarımdan kendisini tanıyadığımı anladı. "Ben, yaklaşık beş yıl önce sizden ders almıştım" diyerek tanıttı kendisini. Sevindim. "Şimdi ne yapıyorsun?" diye sorduğumda, gülümsedi. "Derste birkaç hipnoz hikâyesi anlatmıştınız." dedi. Evet, derslerde öğrencinin dağılan ilgisini toplamak için, ilginç bulduğum hikâyeler anlatırdım. "Ben okuldan mezun olduktan sonra, sizin hipnozla ilgili anlattıklarınıza merak sardım. Hipnoz kursuna gittim, öğrendim. Şimdi hipnozu bir iş/meslek olarak yapıyorum." dedi.
Çok mutlu olmuştum. Nasıl mutlu olmaz insan! Öğretmenlik böyle büyülü bir meslekti işte. Ders atmosferini dağıtmak için anlatılan bir anekdot, bir insanın hayatında ne büyük değişiklikler meydana getirebiliyor.
...
Benim de hayatıma dokunan nice değerli öğretmenim oldu. Ama onlardan biri tüm hayatımı şekillendirdi.
İmam-Hatip Lisesi'nde okurken, dinlediğim bir sohbetinde, ilahiyat eğitiminin ne kadar önemli olduğunu uzun uzun anlatmıştı. İlahiyat okumaya karar verdim. İlahiyat eğitimim esnasında, İlim-Sanat Dergisi'ndeki başyazısı "Mukayeseli Dinler Tarihi İlminin Önemi" üzerineydi. O yazıdan sonra 1996 yılında bu alana yöneldim. Demek oluyor ki, şu anda  hayatımın fakülte ve lisansüstü yıllarını kapsayan yaklaşık 30 yıllık bir kısmı bir hocanın çizdiği MECRA'da geçmiş.
Hocama ve ebediyete irtihal eden tüm diğer hocalarıma Allah'tan rahmet dilerim. Yaşayan hocalarımın ellerinden öper ve onlara da hayırlı uzun ömürler niyaz ederim.
Share:

Saraybosna Purimi: Bosnalı Müslümanlar, Yahudileri Osmanlı Valisinin İdamından Neden Kurtardı?



200 yıl önce Osmanlı Devleti’nin Saraybosna’da görev yapan Valisi, şehirdeki Yahudi cemaatinin önde gelenlerini ve hahamı evine davet etti. Öyle anlaşılıyor ki, aralarında bir konuda tartışma çıktı. Vali, evdeki Yahudilerin hapsedilmesini emretti ve hapisteki bazı Yahudilerin de idam edileceğini ilan etti. Vali Rüşdü Paşa, hapisteki Yahudilerin salıverilmesi için Yahudilerden yüklü miktarda altın istedi. Bu talep, Vali ile evine gelen Yahudiler arasındaki tartışmanın da para meselesi olduğunu gösterebilir. Yahudi cemaati talep edilen altını veremedi. İdamın gerçekleşmesinden bir gün önce bir Yahudi, şehirdeki etkili Müslümanları dolaşarak onlardan yardım talep etti. Yahudilere yapılanların zulüm olduğuna inanan 3 bin Müslüman, o gece valilik binasını basarak, hapisteki Yahudileri serbest bıraktı. Saraybosna Müslümanlarının önde gelenleri aynı zamanda dönemin padişahı II. Mahmud’a durumu anlatan ve valinin görevden alınmasını isteyen bir mektup gönderdi. Mektup kendisine ulaştığında, Padişah, Vali Rüşdü Paşa’yı görevden aldı. 

Genel olarak, Yahudilerin bir katliamdan kurtulması “Purim” şeklinde isimlendirilir. Bu olay da Yahudi tarihinde Saraybosna Purimi olarak anılmaktadır. İstanbul’da da eğitim görmüş bir Yahudi olan Zeki Efendi, Saraybosna Purim’i kayda geçirmiştir. TİKA’nın katkılarıyla Zeki Efendi'ye ait üzerinde Osmanlıca, İbranice ve Boşnakça kitabelerinin yer aldığı mezar taşının restorasyonu gerçekleştirilmişti.

Hem bu restorasyonun tanıtımı hem de Saraybosna Purimi’nin 200. Yılı münasebetiyle “Bosna-Hersek'te Yahudilerin ve Müslümanların Birlikte Yaşamı: Saraybosna'nın Purimi'nden 200 Yıl” konulu uluslararası bir konferans düzenlendi. Konferans 07 Kasım 2019 Perşembe günü Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde yapıldı. Konferansta ülkemizi temsilen ben de “Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudiler ve Müslüman-Yahudi İlişkileri” isimli bir konuşma yaptım. 

Saraybosna Purimi, Müslümanların, bir haksızlık karşısında dinine ve milletine bakmadan mazlumun yanında durduğunu ve kendi dindaşı bile olsa zâlimin karşısında yer aldığını gösteren en güzel örnektir. Saraybosna Purimi, ayrıca, Yahudi tarihinde, Yahudileri, başka dinden insanların kurtardığı tek Purim’dir. 
Share:

Peygamberimizin Yolu Dışlayıcı Değil, Birleştricidir

1) Münafıklar katmerli kâfirlerdir (Nisâ, 4/145).
2) Buna rağmen, Hz. Peygamber, onları ismen ilan/afişe etmemiş ve "Hayır, ben "Muhammed arkadaşlarını öldürtüyor" dedirtmem." diyerek onlara karşı aleni bir müdahaleye karşı çıkmıştır. 
3) Bu davranışıyla Hz. Peygamber, düşmanlara karşı İslam toplumunun bir ve bütün görünmesini sağlamak istemiştir. 
4) O halde, bu çağda Müslümanları "Biz Ehl-i Sünnetiz. Şunlar değil." diyerek, İmam-Hatipler şöyle, İlahiyatlar böyle, Diyanet zaten şer odağı diyerek, bölenler bilsinler ki gittikleri yol, Hz. Peygamber'in yolu değildir.
5) Hz. Peygamber'in yolu ayrıştırıcı, ötekileştirici ve dışlayıcı değil, bütünleştirici ve kapsayıcıdır.


Share:

Korkutarak Prim Yapmak

Korku edebiyatı popülerliğe giden en kısa yol. Korkutan doktor, deprem uzmanından sonra, ilahiyatları korkunç göstermeye çalışanlar türedi. Bu söylemler bir süre prim yapabilir. Peki itibar süikastı yaptığınız insanların kul hakkı ne olacak? Ya da Müslümanlar arasına soktuğunuz fitnenin hesabı?
...
İlahiyat fakültelerini ehli sünnet dışı, oryantalist zihniyetli hocaların yuvalandığı yerler olarak gösterenler bilerek veya bilmeyerek ümmet arasına fitne sokmaktadırlar. Birlik olma vaktinde bu bölücülük ancak düşmana yarar.
Share:

Bursa Uludağ Ü. Garbiyat Çalışmaları Araştırma Merkezi

Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği

   
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1
(1) Bu Yönetmeliğin amacı, Bursa Uludağ Üniversitesi bünyesinde kurulan Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin amaçlarına, faaliyet alanlarına ve yönetimine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Kapsam
MADDE 2
(1) Bu Yönetmelik, Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin amaçlarına, yönetim organlarına, yönetim organlarının görevlerine ve çalışma şekline ilişkin hükümleri kapsar.

Dayanak
MADDE 3
(1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (2) numaralı alt bendi ile 14 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar
MADDE 4
(1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Merkez (BUGAMER): Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezini,

b) Müdür: Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin Müdürünü,

c) Müdür yardımcıları: Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin müdür yardımcılarını,

ç) Yönetim Kurulu: Bursa Uludağ Üniversitesi Garbiyat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin Yönetim Kurulunu,

d) Rektör: Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörünü,

e) Senato: Bursa Uludağ Üniversitesi Senatosunu,

f) Üniversite: Bursa Uludağ Üniversitesini,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM
Merkezin Amaçları ve Faaliyet Alanları
Merkezin amaçları
MADDE 5
(1) Merkezin amaçları şunlardır:

a) Yahudilik, Hıristiyanlık ve batı araştırmaları ekseninde var olan bilgi birikimini, alanlarında uzmanlaşmış kişi ve kurumlar aracılığıyla toplumun ve Devletin güncel ihtiyaçlarını karşılayan bir düzlemde bir araya getirilmesi.

b) Üniversitede ve/veya diğer üniversitelerde yürütülen programlarda ilgili alanlara katkı sağlanması, ilgili mevzuat kapsamında yurt içi ve yurt dışındaki ilgili kurumlarla işbirliği yaparak etkin çalışmaların yapılması ve bu doğrultuda genç araştırmacıların desteklenip yetiştirilmesi.

c) Ülkemizin Batı’ya ilişkin güncel, akademik, sosyolojik ve siyasal düzlemde bilgi ve araştırmacı ihtiyacının giderilmesi/giderilmeye çalışılması.

Merkezin faaliyet alanları
MADDE 6
(1) Merkezin faaliyet alanları şunlardır:

a) Merkezin amacı ile ilgili alanlarda araştırma ve inceleme yapacak olan öğrencilere, eğitimcilere, profesyonel kişi ve kurumlara destek sağlamak.

b) İhtiyaç hâlinde kamu ve özel sektördeki kurum ve kuruluşlara Merkezin çalışma alanına girmesi şartıyla ilgili konuya ilişkin araştırma ve danışmanlık hizmeti sağlamak.

c) Batı’da İslam dini ve dünyası hakkında yapılan oryantalist yayınları etüt etmek; İslâm açısından bu bilgilerin doğru ve yanlışını ortaya koyacak cevabî yayımlar hazırlamak.

ç) Türkiye’de Yahudilik, Hıristiyanlık ve Batı üzerine araştırma ve çalışmalar yapan akademisyenleri bir araya getirerek Ülkenin birikiminin yine Ülkenin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak.

d) Merkezin amacına uygun düşecek şekilde panel, seminer, çalıştay, kongre ve sempozyumlar düzenlemek.

e) Merkezin çalışma alanı kapsamında dünyanın farklı ülkelerindeki çeşitli merkezlerle irtibat kurarak bu alandaki ilgili bilim adamı ve araştırmacılardan yararlanmak.

f) Avrupa ve Amerika kıtalarındaki ülkeler hakkında siyaset, sosyoloji, teoloji ve tarih alanlarında yapılacak çalışmaları teşvik edip yönlendirmek.

g) Bir din olarak Yahudilik ve Hıristiyanlığın tarihi gelişimi, teolojisi, dinî pratikleri ve toplumsal yönü hakkında araştırmaları teşvik etmek ve bu araştırmaları ülkemiz açısından ihtiyaç odaklı olmak üzere yönlendirmek.

ğ) Merkezin amaçlarını gerçekleştirmek ve yetişmiş insan ihtiyacını gidermek için Latince, İbranice, Süryanice gibi klasik dillere ilişkin ücretli/ücretsiz kurslar düzenlemek.

h) Yahudilik, Hıristiyanlık ve Batı araştırmalarına ilişkin çeşitli dillerde yayımlanan bilgi, belge, kitap, görsel ve işitsel materyaller içeren bir kütüphane ve arşiv oluşturmak.

ı) Merkezin amacı ve faaliyet alanlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda Türkiye birikimini yansıtmak üzere hakemli ve basılı ve/veya elektronik bir dergi çıkarmak.

i) Merkezin amaçları doğrultusunda Üniversitenin bünyesinde bulunan çeşitli fakülte ve enstitülerle işbirliği içerisinde yüksek lisans ve doktora programlarının hazırlanması ve yürütülmesi için gerekli desteği vermek.

j) Merkezin amacı kapsamında Yönetim Kurulunca önerilen ve Rektörlükçe uygun görülen diğer faaliyetleri yürütmek.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Merkezin Yönetim Organları ve Görevleri
Merkezin yönetim organları
MADDE 7
(1) Merkezin yönetim organları şunlardır:

a) Müdür.

b) Yönetim Kurulu.

Müdür
MADDE 8
(1) Müdür; ilgili anabilim dallarında görevli öğretim üyeleri arasından Rektör tarafından 3 yıl süreyle görevlendirilir. Süresi biten Müdür tekrar görevlendirilebilir.

Müdürün görevleri
MADDE 9
(1) Müdürün görevleri şunlardır:

a) Merkezin faaliyetlerinin amacına uygun ve düzenli yürütülmesini sağlamak.

b) Yönetim Kuruluna başkanlık etmek.

c) Merkezin idari işlerini yürütmek.

ç) İlgili mevzuat hükümleri kapsamında yurt içi ve yurt dışı araştırma merkezleri ile işbirliği yapmak, Merkezin amaçlarına uygun projeler üretmek ve yardım sağlamak.

d) Merkezin yıllık faaliyet raporunun ve bir sonraki yıl çalışma planının Rektörlüğe sunulmasını sağlamak.

e) Merkezin, resmi ve özel kurum ve kuruluşlarla ilişkilerini yürütmek.

f) Merkezi temsil etmek.

g) Merkezde istihdam edilecek ve görevlendirilecek personelin belirlenmesiyle ilgili çalışmalar yapmak.

ğ) Merkezin amaçlarıyla ilgili konularda çalışmalarda bulunmak üzere görevlendirilecek danışman ve uzmanları Rektöre teklif etmek.

Müdür yardımcıları
MADDE 10
(1) Müdürünün önerisi ile ilgili anabilim dallarının öğretim üyeleri arasından birisi araştırma ve eğitim, diğeri de proje ve uygulama konularında yetkili olmak üzere Rektör tarafından iki müdür yardımcısı 3 yıllık süre ile görevlendirilir. Müdürün görevi başında bulunmaması durumunda Müdüre müdür yardımcılarından biri vekâlet eder. Müdüre vekâlet en çok altı ay sürer. Müdürün görevi bittiğinde müdür yardımcılarının da görevleri sona erer.

Müdür yardımcılarının görevleri
MADDE 11
(1) Müdür yardımcılarının görevleri şunlardır:

a) Merkez faaliyetlerinin amacına uygun ve düzenli yürütülmesinde Müdüre yardımcı olmak.

b) Vekâlet verildiğinde Merkezi temsil etmek, Yönetim Kurulu toplantılarının sekretaryasını ve Müdürün gözetimi ve denetimi altında sorumlu olduğu Merkez işlerini yürütmek.

c) Merkezin kısa ve uzun vadeli stratejik planının hazırlanmasında ve uygulanmasında Müdüre yardımcı olmak.

ç) Merkezin yıllık faaliyet raporu ve bir yıl sonraki çalışma planının hazırlanması ve uygulanmasında Müdüre yardımcı olmak.

d) Müdürün verdiği diğer görevleri yapmak.

Yönetim Kurulu
MADDE 12
(1) Yönetim Kurulu, beş kişiden oluşur. Müdür ve müdür yardımcıları aynı zamanda Yönetim Kurulu üyesidir. Yönetim Kurulunun diğer iki üyesi Müdürün önereceği dört öğretim elemanı arasından Rektör tarafından üç yıl süreyle görevlendirilir. Yönetim Kurulu ayda bir defa toplanır.

Yönetim Kurulunun görevleri
MADDE 13
(1) Yönetim Kurulunun görevleri şunlardır:

a) Merkezin amacına uygun olarak çalışma düzenini tespit etmek.

b) Araştırma projeleri üretmek, araştırıcılar tarafından verilen proje tekliflerini değerlendirmek, ilgili mevzuat kapsamında yurt içi ve yurt dışı kaynak sağlamak.

c) Yıl sonu faaliyet raporunu hazırlamak.

ç) Bilimsel ve halka açık kurs, seminer, konferans, sempozyum gibi faaliyetler düzenleme konusunda Müdüre yetki vermek.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Personel ihtiyacı
MADDE 14
(1) Merkezin akademik, teknik ve idari personel ihtiyacı, 2547 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre Rektör tarafından görevlendirilecek personel tarafından karşılanır.

Harcama yetkilisi
MADDE 15
(1) Merkezin harcama yetkilisi Rektördür. Rektör bu yetkisini Müdüre devredebilir.

Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller
MADDE 16
(1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde ilgili diğer mevzuat hükümleri ile Senato ve Yönetim Kurulu kararları uygulanır.

Yürürlük
MADDE 17
(1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 18
(1) Bu Yönetmelik hükümlerini Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü yürütür.
Share:

Mert Oruçlu

1) Mert oruçlu, iftardan sonra belli olur; zira varlık dönemlerinde oruç gündüzden ziyade, iftar ile sahur arasında tutulur.

Normal günlerde 24 saatte yediğiniz yemeği, Ramazanda iftar ile sahur arasındaki 6-7 saatte yerseniz, bu oruç, “Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.” hadisindeki gibi sıhhat vesilesi olmaktan ziyade, vücuda yorgunluk ve zarar olur.

2) Mert oruçlu, gündüzleri açlık çekendir. Açlık çekmiyorsanız, orucunuzu sorgulayın.

Ertesi gün açlık çekmeyeyim diye, tıka basa doyduğunuz sahurdan sonra, uykunuz da tam bir dinlenme vasıtası olmaz. Zira siz uyusanız da, bedeniniz hazım faaliyetleri için üç beş saat tam randıman çalışmasına devam eder.

İftarınızı ve sahurunuzu hafif yapın ki, vücut gerçekten yılda bir ay dinlenebilsin.

3) Sözün özü, oruç bize helallere karşı kendimizi tutma becerisi kazandırır. İftardan sonra, yemeklere saldırmadan, kendinizi tutup az yiyebiliyorsanız, gündüz orucunun manasını anlayabilmişsiniz demektir.
Share:

2019 Mezunlarına

Vakit tamam oldu, ey cân, gitmektesin! Şimdi yola revan olma zamanı, beş yılın ardından, tatlı ve acı hatıralarla doldurduğun heybeni yüklenip. Her ayrılık biraz hüzündür gidenin ve geride kalanların kalbinde. Ama seninki kutlu ve şen bir gidiştir ey cân! Kelebeğe dönüşüp kozasından çıkan tırtıl misali, şimdi kendi ufkuna doğru yol alacak, yükseleceksin. Şüphesiz hayatının önemli dönüm noktalarından birindesin. Bundan sonra dinlemek, ders almak, not tutmak yerine, kürsülerde, sınıflarda ve koridorlarda yankılanacak olan senin sesin. O halde biz de sözümüzü Şeyh Edebali’ye uyduralım; bu olsun son alacağın ders, son bir esin. 

Ey cân!
Bundan sonra öfke başkasına, sabır sana. 
Küsmek, gücenmek başkasına, gönül almak sana. 
Yanlış yapmak başkasına, gönül almak ve köprüler kurmak sana. 
Kötü ve kırıcı söz başkasına, affetmek sana. 
Yorulmak başkasına, gayret sana. 
Bencillik başkasına, fedakârlık sana. 

Yolun açık olsun ey cân! İki cihanda aziz ve bahtiyar olasın! Burada iyilikler gördün; bundan sonraki hayatında onları çoğalt. Bazen zorluklar ve yanlışlar da gördün. Yanlışları hatırlayıp uzak durmaya çalış. Bundan sonra sana, ne çalışman veya ne yapman gerektiğini söyleyen olmayacak. Bu ömrü nasıl doldurmak istediğini düşün ve hayatı öyle yaşa. Unutma, bir işe başlamadan önce düşünmek ve planlamak için harcadığın vakit, ne kadar uzun olursa olsun, kayıp değil, bilakis kazanımdır. 
Şerli işler gibi, hayırlı işler de pek çoktur. Ama ömür ne tüm şerli işleri yapmak isteyene, ne de tüm hayırlı işleri yapmak isteyene cömert değildir. Şerli işlerden kaçınacağına şüphemiz yok zaten. Ama hayırlı işler arasında da bir tercih yapman gerekecek. Sen etkisi, faydası ve sevabı bakımından en hayırlıya tâlip ol, ey cân! En hayırlısını en güzel şekilde yapabilmek için Rabbine sürekli niyazda bulun. 

Şimdi talebelikten muallimliğe geçme zamanı. Ama iki şeyi unutma. Mezara kadar gayr-i resmi talebeliğe, öğrenmeye devam et. Mum gibi, başkalarını ışıtırken, kendin erimeyesin.  Okumaktan asla vazgeçme; okuyarak kendini besle! İkincisi, ey cân, sadece tebliğle mükellef olduğunu unutma! Vazifemiz anlatmaktır. Sözümüz bazen tesir eder, bazen etmez. Sonuç alamadığında, sorumluluğu sadece kendine yükleme. Başkalarına yapmadığın gibi, kendine de haksızlık yapma. Bu rahatlığı hissettiğinde, anlatmak ve tebliğde bulunmak kolaylaşır. Tebliğinde sonuç alamadığında, yüzün solmaz, omuzun düşmez. Hem unutma, sözün ne zaman tesir edeceğini de bilemezsin. Bugün söylediğin bir söz, meyvesini belki bir yıl, belki yıllar sonra da verebilir. 

Mademki en hayırlısına tâlip olacağız; o halde, ey cân, bilmelisin ki tek başına yapabileceğin işler çeşidi ve etkisi bakımından sınırlıdır. Daha etkili olmak için, seninle aynı düşünen veya benzer işler yapanlarla işbirliğinin yollarını ara. Gerektiğinde bu kişilerle dernek ve vakıf kurarak kurumsallaşmaya çalış. İslâm’da dağdaki bir manastıra çekilip uzlet hayatı yaşamanın tasvip edilmediğini unutma. Cemiyet insanı ol. 

İslâm’ın tüm insanlığa gönderilmiş bir din olduğunu da daima hatırla. Bu, tebliğinin tüm insanlara şâmil olmasını gerektirir. Hiç kimseyi hayat tarzından, giyiminden, renginden, dininden dolayı dışlama. Hepsi senin tebliğ faaliyetinin muhatabıdır. Şairin dediği gibi, defineye mâlik nice viraneler vardır. Her dinden insana, sarhoşuna, hırsızına, arsızına yüz çevirme. Unutma, onlar sana ve senin tebliğine muhtaç. Onlar seni bekliyor. Onları ötekileştirmekten sakın.

En çok da, Müslümanlar arasında nifak çıkarmaktan sakın, ey cân! İftiradan değil, gıybetten bile uzak durmayı öğreten bir dinin mensubu olarak, hiçbir Müslümanı ismen eleştirmemeye gayret et. Dilini tut. Âh, bilsen, dili tutmak ne zordur! Sen, sadece doğruları ve yanlışları söyle. Kişilerin isimlerini vererek, itibar suikastı yapma. Senin yanında Müslüman kardeşinin itibarının zedelenmesine de izin verme. Kardeşinin hukukunu ve itibarını koru. Yanlışı düzeltmek başka, yanlış yapanı afişe etmek veya rezil etmek başkadır, unutma. 

Din, vefadır bir bakıma; kâfirlik, küfrân-ı nimet veya nankörlük en büyük günahtır. İnsanlara karşı da nankör olma. “İnsanlara teşekkür etmeyen, Rabbine şükretmez” hadisini daima aklında tut. Vefakâr ol. Bu kapsamda, sizi başka başka ülkelerden alıp Bursa’ya getiren, burada okuma imkânı veren, burs veren devlete ve kurumlara; hayatın boyunca kullanacağın diplomanı alman için ter döken hocalarına da vefakâr ol! Biz, sizi ülkemizin ebedi gönüllü elçileri olarak görüyoruz. Burada hayır haberlerine, öz aile bireylerin kadar sevinecek insanların bulunduğunu bil. İrtibatını koparma, olur mu?

Yolun açık olsun, ey cân! Ayağına taş, yüreğine telaş, gözüne yaş değmesin. 

13.05.2019
Prof. Dr. Muhammet Tarakçı
Bursa Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı

Share:

Gerçek Gündem

Kısrak tay doğurur, gıkı çıkmaz. Tavuk yumurta çıkarır, mahalleyi kaldırır ayağa. 

Bir evladı şehit olana bakıyorum, bir de tokat bile sayılmayacak bir darbe alana, hep bu özlü söz geliyor aklıma.

Gündemimizi çığırtkanların belirlemesine fırsat vermeyelim. Şehitlerimiz var. Gerçek gündem budur.
Share:

Ülke TV - Ehl-i Kitap


Ülke TV'de "Konuşacaklarımız Var" programında Orhan Karaağaç Bey'in konuğu olduk.

Prof. Dr. Özcan Hıdır ve Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı hocalarımızla Ehl-i Kitap konusunu konuştuk.


Share:

KURAV - Kur'an Oturumları (Hicr, 16-25)


Share:

Düşün Altındaki Binlerce Kefensiz Yatanı

Bizim evin küçük hanımı Zeynep Zahide sekiz yaşında. Okulunda İstiklal Marşı'nı ezber okuma yarışması yapıldı. Küçük hanımı evde epeyce dinledik. Hanımefendi
"Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı" 
diye ezberlemiş. 
Biz düzeltiyoruz:
- Kızım, öyle değil. "Düşün altında binlerce kefensiz yatanı" olacak.
Sonra şüpheye düştük. İnternete baktığımızda her iki şekilde pek çok paylaşım gördük. Bunun üzerine dün facebook ve twitter hesaplarımda anket düzenledim. Ankette her iki şıkka da yüzde 50 civarında oy çıktı.
Şimdi kamuoyunu ikiye bölen ihtilafı çözüme kavuşturma zamanı.
İstiklal Marşı aruzla yazılmıştır ve vezni

Feilâtün ( Fâilâtün ) / Feilâtün / Feilâtün / Feilün ( Fa'lün )

şeklindedir. Ekteki resimde de gösterildiği üzere şiirin
"Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı" şekli doğru olmalıdır.

Teşekkürler evimizin küçük hanımı. Sayende ben ve benim gibi pek çok kişi yıllarca tekrarladığımız bir yanlışı düzelttik.

Dü-şü-nal-tın da-ki-bin-ler ce-ke-fen-siz ya-ta-nı
Fe-i-lâ-tun fe-i-lâ-tun fe-i-lâ-tun feilun


Share:

Bir İlkokul Hayali

Bir ilkokul hayal ediyorum evlatlarımız için. Öğlen öğretim dersleri bitsin. Yemekten sonra 16.00'ya kadar sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler ya da beraber film seyretmek gibi eğlenceleri olsun.

Ödevler büyük oranda bitsin. Çocuk eve geldiğinde bilgiye ve eğlenceye doymuş olsun. Evinde ebeveyniyle ve varsa kardeşleriyle iyi vakit geçirsin.

Hasılı çocukluğuna doysun evlatlarımız. Ebeveynlerin akademik başarı takıntılarının kurbanı olmasınlar.

Mutlu bir çocukluk dönemi sağlıklı bir toplumun ilk adımlarından sayılmaz mı?
Böyle bir okul var mı bilemiyorum. Ama olsaydı, çocuğunuzu göndermek ister miydiniz?
Share:

KURAV - Kur'an Oturumları (İbrahim, 22-27)


Share:

TÜRKİYE'DE DİNLER TARİHİ ÇALIŞMALARI

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

En Çok Okunanlar

ZAMAN GEZGİNİ