Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

  • MECRA ATIF SİSTEMİ

    Makaleler ve kitaplar için atıf sistemi

  • MECRA ŞABLONU

    Zotero ve Mendeley programlarında kullanılmak üzere hazırlanmış Mecra şablonunu indirmek için tıklayınız.

İsrail'in Yeni Kahramanı

İsrail'in Yeni Kahramanı

İsrail'in en son kahramanı iki sivili öldürdü: Hiçbir neden yokken bir doktoru ve elindeki kıyamet silahıyla -tornavida- kendisini tehdit eden genç bir delikanlıyı.

Yeni İsrail kahramanı yırtık kot giyior, güneyde işbirliği içindeki bir dinî toplulukta yaşıyor, bir kız arkadaşı var ve Arapları öldürüyor. İsrail kahramanları daima Arapları öldürmüşlerdir, ama bunu bazen cesurca yapmışlardı; günümüzde ise acınası bir korkaklıkla yapıyorlar. Elinde tornavida olan bir delikanlıdan korkuyorlar.

Bu İsrail kahramanı; masum olanlar ve ölmeyi hak etmeyenler de dâhil, Arapları ayırım gözetmeden öldürüyor. Bu İsrail kahramanı ilkeleri olan genç bir adam –işgal altındaki topraklarda görev yaparken benimsenmiş ilkeler. O Grivati Tugayı’nda insanlıktan çıkmayı (canavarlaşmayı) ve Koruyucu Hat Operasyonu’nda (Operation Protective Edge) sivil insanları nasıl öldüreceğini öğrendi. O, Araplara karşı alınacak ilk önlemin daima öldürme maksadıyla ateş etmek olduğunu öğrendi; alternatif önlemler daha sonra düşünülebilir.

O, sebep ne olursa olsun, bir Arabı öldürmenin kusursuz bir iyilik ve hatta kahramanca bir davranış olduğunu öğrendi. İsrail topraklarında bunun eğitimini aldı ve Ürdün’de uygulamaya koydu – Ne fark eder ki! Nasılsa bütün Araplar aynı; ha Ürdün Nehri’nin doğu yakasında olmuş, ha Batı Şeria’da-. Arkadaşları onun saygın bir adam olduğunu; ilk kez böylesi (elinde tornavida olan bir genç gibi) zor bir durumda kalmadığını; sakin ve saygın biri olduğunu söylüyorlar. Böyle biri olmasaydı, neler olabileceğini düşünün bir de! Beş, belki de on kişiyi öldürebilirdi herhalde!

İsrail’in kahramanı sivilleri öldürdü. Hiçbir neden yokken bir doktoru ve mobilya montajı yapan ve tartışma kızıştığında kendisini bu kıyamet silahıyla, yani tornavida ile tehdit eden –bir saldırı bile yapmayan- bir genci. İsrail’in kahramanı gözünü bile kırpmadı. Bir İsrail kahramanı asla 10’a kadar saymaz. Çeker, vurur. İki ölü, iki ölüm çeltiği daha.

En yeni kahramanımızın adı Ziv, ama biz onun yüzünü gösteremiyoruz. Başbakan kendisini kucaklarken gösterilen bulanıklaştırılmış yüzü, sadece onun havasını arttırıyor. O, kendisinden daha saygın olan selefi Elor Azaria’nın yerini alıyor. Elor Azaria, can çekişen bir adamı öldürmüştü; yeni kahraman ise iki sivili. Onu suçlamayın. Bu, ona İsrail topraklarında böylesi “zor durumlarda” yapması öğretilen şeydir: Ateş et ve öldür. Böyle olmak, yani kör bir makineli tüfek olması için eğitildi.

O bir kahraman kabul ediliyor. Hiç kimse onu bir şüpheli olarak gerçekten sorgulamayı aklından bile geçiremez; sadece Ürdün’e vaat edilmiş formalite yerine gelsin diye sorgulanır ve bunun hiçbir sonuç doğurmayacağı da zaten söylenmiş durumda. Kasıtlı bir cinayet mi, kasıtsız bir öldürme mi? Angajman kurallarını mı ihlal etti? Nasıl bileceğiz? Hayır, asla bilemeyeceğiz. Bilmek de istemiyoruz. Bunun yerine, başbakanın kendisine yaptığı olağan bir telefon görüşmesi bilgisine sahibiz. Benyamin Netanyahu, kahramanlara gösterilen babacan tavırla “Kız arkadaşınla çıktın mı?” diye sormuş. Bunu, kendi ofisinde cesur bir kucaklama izlemiş. Hey Lübnan, bak! İsrail’in kahramanı olan bu kişiler, barışta senin kardeşin ve senin vatandaşlarının katilleridir. Ve Filistinliler teröristleri yüceltmekle suçlanıyorlar.

2007’de bir Ürdün askeri Naharayim’de İsrailli yedi kız öğrenciyi öldürdüğünde, Ürdün’ün kralı Hüseyin İspanya’ya yaptığı seyahati yarıda kesmiş ve yas tutan ailelerin önünde diz çöküp af dilemek üzere Bet Şemeş’e koşmuştu. Kral Hüseyin aynı zamanda yaralıları ziyaret etmiş ve tazminat ödemişti. Fakat İsrail hükumetinin bir güvenlik görevlisi iki Ürdünlüyü öldürdüğünde, bunların en azından biri tamamen suçsuzdur, İsrail başbakanı özür dilemeyi bile düşünmemektedir. Beklediğimiz kınama, sadece Filistin Başkanı Mahmut Abbas’tan geldi. Taziye mesajı veya tazminat ödemesi beklemek sadece fantezi olur. Neden, kim öldü? Söz böyle uzayıp gider. İki Arap işte, daha fazla bir şey değil.

İki Arap öldü ve güven içinde evine dönen bir İsrail kahramanı yaralarını sarıyor. Kahraman Ziv kendi hikayesini anlatmaya devam edecek ve belki de görevine geri dönecek. On binlerce genç İsrailli Ziv gibi olmaya hayal edecek. İsrail topraklarında işgal ordusunda görev almayı, Arapları taciz etmeyi ve öldürmeyi, büyük elçilik güvenlik görevlisi olmadan önce Hindistan'a ve Guatemala’ya gitmeyi hayal edecekler. Eğer şansları yaver giderse, Kalendiye’deki eski mutlu günlerde olduğu gibi, elinde tornavida olan bir genci veya sadece orada bulunan bir doktoru bile öldürebilirler.

İsrail’in yeni kahramanlarını selamlayın. Onlar gençlerimizin en iyileri.

Gideon Levy

27.07.2018

http://www.haaretz.com/opinion/1.803684
Share:

Kendi Kitabını Dinle İsrail!

Şema (Dinle) İsrail!
Kendi kitabını dinle. Zulüm ile âbâd olurum, sanma. Yabancıya (Yahudi olmayanlara) haksızlık yapabilirim, sanma. Bu topraklarda ebediyen kalırım, sanma. Öyle diyor Kitabın. 
---
Yer 7:3 ... "'RAB'bin sözünü dinleyin, ey RAB'be tapınmak için bu kapılardan giren Yahuda halkı! 
Yer 7:3 İsrail'in Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB diyor ki: Yaşantınızı ve uygulamalarınızı düzeltin. O zaman burada kalmanızı sağlarım. 
Yer 7:4 "RAB'bin Tapınağı, RAB'bin Tapınağı, RAB'bin Tapınağı buradadır!" gibi aldatıcı sözlere güvenmeyin. 
Yer 7:5 Eğer yaşantınızı ve uygulamalarınızı gerçekten düzeltir, birbirinize karşı adil davranır, 
Yer 7:6 yabancıya, öksüze, dula haksızlık etmez, burada suçsuz kanı akıtmaz, sizi yıkıma götüren başka ilahların ardınca gitmezseniz, 
Yer 7:7 burada, sonsuza dek atalarınıza vermiş olduğum ülkede kalmanızı sağlarım."

Yer 7:11  Bana ait olan bu tapınak sizin için bir haydut ini mi oldu? Ama ben görüyorum neler yaptığınızı! diyor RAB.
Yer 7:12  "'Daha önce adımı yerleştirmiş olduğum Şilo'daki yerime gidin. Halkım İsrail'in kötülüğü yüzünden ona ne yaptığımı görün.
Yer 7:13  Bütün bunları yaptınız, diyor RAB, size defalarca seslendim ama dinlemediniz; sizi çağırdım ama yanıt vermediniz.
Yer 7:14  Bu yüzden Şilo'ya ne yaptımsa, bana ait olan, güvendiğiniz bu tapınağa da -sizlere, atalarınıza vermiş olduğum bu yere de aynısını yapacağım.
Yer 7:15  Kardeşlerinizi, bütün Efrayim soyunu nasıl attıysam, sizleri de öyle atacağım huzurumdan.


Yeremya 7:2-15
Share:

Şema İsrail!

Şema İsrail! (Dinle İsrail!)

Yeryüzünde iki kez fesat çıkarmıştın. Bu yüzden ilâhi birer ceza olarak Mabedin yıkılmıştı iki kez.
İlkinde MÖ 586'da 1. Mabed yıkılmış, Babil'e sürgüne gönderilmiş ve yaklaşık 50 yıl ayrı kalmıştın Kudüs'ten.
İkincisinde, Mabedini M.S 70'te Romalılar yıkmıştı. Sadece Mabedinin Batı Duvarını ayakta bırakmışlardı. Mabedin bu ikinci yıkılışından itibaren beş asır Kudüs'e girmen yasaklanmıştı. Hatırladın mı?

Hani sadece senede bir gün eskiden Mabed'in bulunduğu yerin ancak yakınına kadar ilerleyebiliyordunuz. Senenin diğer günleri Kudüs şehrine girmeniz yasaktı. Size beş yüz yıl bu zulmü Putperest ve daha sonra Hıristiyan Roma İmparatorluğu yapmıştı, hatırlıyor musun?

Şema (Dinle) İsrail!

Hatırlıyor musun? Beş yüz yıllık yasağın ardından Kudüs'e giriş yasağınız nasıl kaldırılmıştı? Bu yasağı kimler kaldırmıştı, hatırlıyor musun? Keşke acılarını hatırladığın kadar, mutluluk günlerini de hatırlayabilseydin İsrail!

Beş asır sonra sana Kudüs'e girme iznini bahşeden ve lütfeden Müslümanlar olmuştu, hatırladın mı?
Unuttun mu İsrail! Hıristiyan Roma İmparatorluğu'nda en düşük seviyede memur bile olamazdın? Seyahat edemez, doğru düzgün ticaret yapamazdın. Ardından gelen İslam devletlerinde vezirliğe kadar devletin pek çok muteber görevlerine getirilmiştin, hatırla!

Ama, sen İsrail! Acılarını hatırlarsın daim. İstersin ki, tüm dünya çektiğin acıları görsün. Halbuki gördüğün lütuflara karşı ne kadar nankörsün.

Şimdi Roma İmparatorluğu'nun, Hıristiyanların sana yaptığı zulmü, sen Müslümanlara mı yapar oldun İsrail! O Müslümanlar ki, senin tekrar Kudüs'e ve mabedine girmene izin vermişlerdi. Beş asırlık bir ayrılığın ardından seni Mabedine kavuşturan Müslümanları, sen Mescid-i Aksa'dan men eder mi oldun İsrail?

Ah, nankör İsrail! Yeryüzünde bir kez daha fesat çıkardın. Şimdi İsra Suresi, 8. ayette işaret edilen Rabbin gazabını bekle!

Üçüncü kez!

***

İsra Suresi, 4 ve devamı:
4. Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.
5. Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.
6. Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık.
7. Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık).
8. Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık.

***

Not: Yahudileri Kudüs'e giriş yasağı için bk. 
Share:

Değer miydi?

Âlim sıfatı neyine yetmedi a canım? Karagöz-hacıvatlığa soyunmak niye? 
Vakurunla kürsünü doldurmak varken, paparazziler gibi soytarılığa soyunmak niye? 
Dinlemeyi öğrenememişken, tartışmak niye? Adam gibi konuşmak varken, Seda Sayan seviyesine düşerek bağırıp çağırmalar niye? 
Şeytan gibi ne pahasına olursa olsun üstün olduğunu gösterme çabası niye?
Değer mi a canım?
Değer miydi gerçekten?
--
- Habertürk'te Caner Taslaman & Ebubekir Sifil tartışmasını (dalaşmasını?) seyretmeye tahammül edemezken, hal-i pür melalim.
Share:

Eğer Bir Komplo Teorisyeni Olsaydım!


Fethullah Gülen'in 15 Temmuz günü Wall Street Journal'de yayımlanan röportajında verilen resimler ilk etapta üyelerine ve müntesiplerine yönelik basit bir teselli gibi görünmüştü bana. "Sabredin, çözülmeyin" mealinde, daha önce de müteaddit defalar yaptığı türden boş vaatlermiş gibi. İlginç şiirde geçen "Şimdilerde şölen var bahçelerde" ve "Aceleci acele edip dursun" şeklindeki ifadeleri de 15 Temmuz dolayısıyla meydanlarda yapılan gösterilere ve Recep Tayyip Erdoğan'a bir gönderme diye yorumlamıştım. "Bunlar şimdilerde aceleyle kutlama yapıyorlar, ama asıl kutlama yakında bizim sevincimizin kutlaması olacak" manasındadır, diye düşünmüştüm.

Şimdi ne mi düşünüyorum?

Eğer bir komplo teorisyeni olsaydım, şiirin başlığından sonuna kadar özel mesajlar içerdiğini düşünürdüm.

"Bizim İçin Ümit Oldunuz":
F. Gülen için geriye kalmış tek bir umut var. Bütün halkı, bakanları ve milletvekillerini değiştiremeyeceğine veya yok edemeyeceğine göre, bu işin başındaki kişinin ortadan kaldırılması. Bu başlık böyle bir kişinin bulunduğunu ve F. Gülen'e ümit verdiğini ifade ediyor.

Eğer bir komplo teorisyeni olsaydım, bu şiirin bir süikasta işaret ettiğini söylerdim. Sonbaharda planlanmış bir cinayet. Bir bahçede. Seccade üzerinde ayakkabılarıyla verilen poza bakılırsa, muhtemelen bir cami girişinde veya çıkışında.

Eğer bir komplo teorisyeni olsaydım, "Aceleci" ile kastedilenin bu suikastçı olduğunu söylerdim. Kodunun veya hücresinin "0011" olduğunu söylerdim.

Evet, ben komplo teorisyeni değilim. Eminim MİT veya ondan daha iyi koku alan "Enişte" bunları zaten düşünmüş, çözümlemiş ve gerekli önlemleri almıştır.

Allah, devlet büyüklerimize, ordumuza, polisimize ve istihbarat teşkilatımıza basiretli kararlar ve önlemler almayı nasip eylesin.

Kendi ülkesine tuzak kuracak kadar hainliğe bulaşmış olanların da "heveslerini kursaklarında bıraksın."



Share:

TÜRKİYE'DE DİNLER TARİHİ ÇALIŞMALARI

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

En Çok Okunanlar

ZAMAN GEZGİNİ