Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

2019 Mezunlarına

Vakit tamam oldu, ey cân, gitmektesin! Şimdi yola revan olma zamanı, beş yılın ardından, tatlı ve acı hatıralarla doldurduğun heybeni yüklenip. Her ayrılık biraz hüzündür gidenin ve geride kalanların kalbinde. Ama seninki kutlu ve şen bir gidiştir ey cân! Kelebeğe dönüşüp kozasından çıkan tırtıl misali, şimdi kendi ufkuna doğru yol alacak, yükseleceksin. Şüphesiz hayatının önemli dönüm noktalarından birindesin. Bundan sonra dinlemek, ders almak, not tutmak yerine, kürsülerde, sınıflarda ve koridorlarda yankılanacak olan senin sesin. O halde biz de sözümüzü Şeyh Edebali’ye uyduralım; bu olsun son alacağın ders, son bir esin. 

Ey cân!
Bundan sonra öfke başkasına, sabır sana. 
Küsmek, gücenmek başkasına, gönül almak sana. 
Yanlış yapmak başkasına, gönül almak ve köprüler kurmak sana. 
Kötü ve kırıcı söz başkasına, affetmek sana. 
Yorulmak başkasına, gayret sana. 
Bencillik başkasına, fedakârlık sana. 

Yolun açık olsun ey cân! İki cihanda aziz ve bahtiyar olasın! Burada iyilikler gördün; bundan sonraki hayatında onları çoğalt. Bazen zorluklar ve yanlışlar da gördün. Yanlışları hatırlayıp uzak durmaya çalış. Bundan sonra sana, ne çalışman veya ne yapman gerektiğini söyleyen olmayacak. Bu ömrü nasıl doldurmak istediğini düşün ve hayatı öyle yaşa. Unutma, bir işe başlamadan önce düşünmek ve planlamak için harcadığın vakit, ne kadar uzun olursa olsun, kayıp değil, bilakis kazanımdır. 
Şerli işler gibi, hayırlı işler de pek çoktur. Ama ömür ne tüm şerli işleri yapmak isteyene, ne de tüm hayırlı işleri yapmak isteyene cömert değildir. Şerli işlerden kaçınacağına şüphemiz yok zaten. Ama hayırlı işler arasında da bir tercih yapman gerekecek. Sen etkisi, faydası ve sevabı bakımından en hayırlıya tâlip ol, ey cân! En hayırlısını en güzel şekilde yapabilmek için Rabbine sürekli niyazda bulun. 

Şimdi talebelikten muallimliğe geçme zamanı. Ama iki şeyi unutma. Mezara kadar gayr-i resmi talebeliğe, öğrenmeye devam et. Mum gibi, başkalarını ışıtırken, kendin erimeyesin.  Okumaktan asla vazgeçme; okuyarak kendini besle! İkincisi, ey cân, sadece tebliğle mükellef olduğunu unutma! Vazifemiz anlatmaktır. Sözümüz bazen tesir eder, bazen etmez. Sonuç alamadığında, sorumluluğu sadece kendine yükleme. Başkalarına yapmadığın gibi, kendine de haksızlık yapma. Bu rahatlığı hissettiğinde, anlatmak ve tebliğde bulunmak kolaylaşır. Tebliğinde sonuç alamadığında, yüzün solmaz, omuzun düşmez. Hem unutma, sözün ne zaman tesir edeceğini de bilemezsin. Bugün söylediğin bir söz, meyvesini belki bir yıl, belki yıllar sonra da verebilir. 

Mademki en hayırlısına tâlip olacağız; o halde, ey cân, bilmelisin ki tek başına yapabileceğin işler çeşidi ve etkisi bakımından sınırlıdır. Daha etkili olmak için, seninle aynı düşünen veya benzer işler yapanlarla işbirliğinin yollarını ara. Gerektiğinde bu kişilerle dernek ve vakıf kurarak kurumsallaşmaya çalış. İslâm’da dağdaki bir manastıra çekilip uzlet hayatı yaşamanın tasvip edilmediğini unutma. Cemiyet insanı ol. 

İslâm’ın tüm insanlığa gönderilmiş bir din olduğunu da daima hatırla. Bu, tebliğinin tüm insanlara şâmil olmasını gerektirir. Hiç kimseyi hayat tarzından, giyiminden, renginden, dininden dolayı dışlama. Hepsi senin tebliğ faaliyetinin muhatabıdır. Şairin dediği gibi, defineye mâlik nice viraneler vardır. Her dinden insana, sarhoşuna, hırsızına, arsızına yüz çevirme. Unutma, onlar sana ve senin tebliğine muhtaç. Onlar seni bekliyor. Onları ötekileştirmekten sakın.

En çok da, Müslümanlar arasında nifak çıkarmaktan sakın, ey cân! İftiradan değil, gıybetten bile uzak durmayı öğreten bir dinin mensubu olarak, hiçbir Müslümanı ismen eleştirmemeye gayret et. Dilini tut. Âh, bilsen, dili tutmak ne zordur! Sen, sadece doğruları ve yanlışları söyle. Kişilerin isimlerini vererek, itibar suikastı yapma. Senin yanında Müslüman kardeşinin itibarının zedelenmesine de izin verme. Kardeşinin hukukunu ve itibarını koru. Yanlışı düzeltmek başka, yanlış yapanı afişe etmek veya rezil etmek başkadır, unutma. 

Din, vefadır bir bakıma; kâfirlik, küfrân-ı nimet veya nankörlük en büyük günahtır. İnsanlara karşı da nankör olma. “İnsanlara teşekkür etmeyen, Rabbine şükretmez” hadisini daima aklında tut. Vefakâr ol. Bu kapsamda, sizi başka başka ülkelerden alıp Bursa’ya getiren, burada okuma imkânı veren, burs veren devlete ve kurumlara; hayatın boyunca kullanacağın diplomanı alman için ter döken hocalarına da vefakâr ol! Biz, sizi ülkemizin ebedi gönüllü elçileri olarak görüyoruz. Burada hayır haberlerine, öz aile bireylerin kadar sevinecek insanların bulunduğunu bil. İrtibatını koparma, olur mu?

Yolun açık olsun, ey cân! Ayağına taş, yüreğine telaş, gözüne yaş değmesin. 

13.05.2019
Prof. Dr. Muhammet Tarakçı
Bursa Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE DİNLER TARİHİ ÇALIŞMALARI

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

En Çok Okunanlar

ZAMAN GEZGİNİ