Uludağ Ü. İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

İki Yüzlü Arkadaş


١٥- قال: وسمـعتـه يقول: من اظهر لأخيه الودَّ والصفاء بلسانـه

.وأضمر له العداوة والبعضاء، لعنه الله، فأصمَّه وأعمى بصيرة قلبه


TS. 13/15 

Buyurmuş ki bu zât-ı muhterem [Fudayl İbn-i Iyâd]

“Kim ki diliyle arkadaşına iç temizliği ve sevgi iddiasında bulunuyor; ama içinden düşmanlık ve buğz besliyor. Dışından 'kalbim sana karşı sâfî diyor, seviyorum seni' filan diyor ama, içinden düşmanlık ve buğz besliyorsa; Allah bu kişiye lânet eder, kulaklarını sağır eder ve kalbinin basiret gözünü köreltir.”

Böyle yapan insanın... Dışı başka, içi başka... Dışından dost görünüyor, sevgi var, “Seni seviyorum, içim sana karşı temiz.” diyor ama, içinden öyle değil. Allah böyle kimseye lânet eder, kulaklarını sağır eder, mânevî gerçekleri duyamaz. Mânevî gözlerini kör eder, kalbinin basîret gözlerini kör eder, mânevî gerçekleri müşahede edemez, ma’rifetullaha eremez.

Buradan da, arkadaşlıklarımızın sâfî ve hâlis ve gerçek olması dersini çıkartıyoruz. Yâni dervişsek, ihvânsak, mü’minsek;

(إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ (الحجرات:١٠

"Ancak mü’minler kardeştir." (Hucurât, 49/10).

Mü’minler birbirlerinin kardeşi ise, sevgi olacak arada… Seviyorsa, sevdiğini söyleyecek. Sevmiyorsa, benim kalbimde ne hastalık var ki bu kardeşimi sevmiyorum diye, hastalığının çaresini arayacak. Hastalığına çare arayacak.

Yine bu Ebû Abdirrahmân es-Sülemî’nin bir başka kitabı vardır, Ankara’da okumuştum. Diyordu ki orada:

“Arkadaşından sana karşı, senin ona kızmana sebep olacak bir kusur, bir özür, bir ters iş zâhir olduysa; ona karşı kendi içinden yetmiş tane mazeret bul. Şu sebepten yapmıştır, belki bu sebepten yapmıştır... Yetmiş tane mazeret uydur, yetmiş tane mazeret icad et, mazur görmeğe çalış yâni o kardeşini... Yetmiş mazerete rağmen hâlâ ona gene içinde kızgınlık devam ediyorsa, kendini levm et ki, kendini kına ki sana yetmiş tane mazeret söylendiği halde hâlâ affa yanaşmıyorsun. Ne biçim katı kalpli, ne biçim keçi gibi inatçı insansın ki yetmiş mazereti bile kabul etmiyorsun, hâlâ kardeşini affetmiyorsun diye kusuru kendinde bul demiş" oluyor yâni. Böyle olacak gerçek tasavvufî kardeşlik.

Prof. Dr. M. Es'ad Coşan
Tabakatu's-Sūfiyye Sohbetleri 1
16.12.1991 İstanbul
Yayına Hazırlayan: Dr. Metin Erkaya





Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE'DE DİNLER TARİHİ ÇALIŞMALARI

İLETİŞİM FORMU

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

En Çok Okunanlar

ZAMAN GEZGİNİ