"Ey İman Edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun."
---
Allah'tan korkar mümin. Yanlış bir şey yaptığında, günaha düştüğünde, kul hakkına girdiğinde, zulüm yaptığında veya zulme bulaştığında, hâsılı manen kirlendiğinde, vereceği hesabı düşünür Rabbinin huzurunda. Mahzunlaşır, yüzünün kızarmasından ve kararmasından, kitabının sol tarafından verilmesinden korkar Hesabı Çetin Olan'ın huzurunda.
Sadece Allah'tan korkar mümin. Bir menfaati elde edememek, bir mevkie gelememek, terfi edememek değildir mümini kaygılandıran. O yüzden dünya menfaatleriyle şantaj yapılamaz mümine. Kötülüğe, günaha ve zulme ortak edilemez mümin. Zira kendisini günaha çağıran hiçbir makamdan, otoriteden, âmirden korkmaz o. Sadece Allah'tan korkar. Menfaat temini, mevki ve makam gibi dünyevî menfaatlerin temini günaha düşmeye bağlı kılınmışsa, mümin, "Bir eline ay, bir eline güneş verilse", doğrudan şaşmaz, Allah rızasını ıskalamaz. Dünyevî menfaatleri günaha bulaşma şartına bağlayan otoriteden değil, ahirette hesap vereceği Allah'tan korkar. Sadece Allah'tan.
Doğrularla beraberdir mümin. Ferasetiyle bakar, doğruları görür, doğrunun ve doğruların yanında durur daima. Bu noktada da dünyevi menfaatler mümini ayartamaz. Mümin küçük hesaplar peşinde değildir: "Bu haklı, ama onu desteklersem, mevkiimi kaybederim, menfaatimden olurum, yükselemem, sürem uzatılmaz" gibi küçük hesapların içinde olamaz mümin. Günahla, günahkârla, zâlimle, kindarla, hâinle, kul hakkına riayet etmeyenle, bilerek ve isteyerek kötülük yapanla işi olmaz müminin. Kendi aleyhine bile olsa doğruyu söyler, doğruyu destekler ve doğrularla birlikte olur.
Mümin böyle temizdir, temiz kalmaya azmeder.
Niyeti hâlis olduğunda, Allah kendisine yardım eder.
Yüce Rabbim! Günahla gelen menfaatin bizi şaşırtmasına izin verme!