-
MECRA ATIF SİSTEMİ
Makaleler ve kitaplar için atıf sistemi
-
MECRA ŞABLONU
Zotero ve Mendeley programlarında kullanılmak üzere hazırlanmış Mecra şablonunu indirmek için tıklayınız.
Poor Evangelicals!
A manipulation story
Manipulation means influencing or directing people to a different direction than their own information and desires..
You can see a wide variety of manipulations in history and today. But you can hardly come across the manipulation that American Evangelists are exposed to.
Until the reformation days, Christians would not see Jews as human beings, but as enemies. The Christians made them all kinds of insults and deprived them of fundamental human rights. How have these Christians become Jewish lovers?
I think this was a transformation of the crypto Jews (marranos), who appeared to be Christian, in Christianity.
Poor Evangelicals: They see the future of their own religion in the glory of a competing religion.
Poor Evangelicals: Jesus Christ, whom they consider to be God, needs the Jews, whom they believe to have killed Him, in order to come to earth again.
Poor Evangelicals: They believe that the Jews who caused Jesus to die and rise to the heaven, would bring Him down again.
Poor Evangelicals: They were made to apologize to those who killed Jesus Christ whom they saw as God, saying, "We apologize to you for persecuting you for centuries." They even went further, saying "We are grateful to you." "If you were not, we could not be." So, they were indebted to the Jews.
Through this manipulation, the Jews have been freed from the pressures of Christians. Moreover, they have become able to benefit from all kinds of material and incorporeal benefits of Christians.
How many times can such manipulation in the past be seen?
I have said “Poor Evangelicals”. They are really poor. I do not manipulate :)
Zavallı Evanjelikler!
Bizimkisi bir manipülasyon hikayesi:
Manipülasyon, insanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri halde etkileme veya yönlendirme anlamına gelir. Bu etkileme ve yönlendirme sonucu insanlar davranış değişikliği ya da kanaat değişikliği gösterebilirler.
Tarihte ve günümüzde çok çeşitli manipülasyonlar görebilirsiniz. Ama Amerikalı Evanjeliklerin maruz kaldığı manipülasyon gibisine çok az rastlayabilirsiniz.
Reformasyon günlerine kadar Yahudileri insan yerine koymayan, düşman bilen, her türlü hakareti yapan, temel beşerî haklardan mahrum eden Hıristiyanlar, nasıl oldu da bir anda Yahudi sevici hale geldiler?
Zannımca Hıristiyan olmuş görünen kripto Yahudilerin (marranolar), Hıristiyanlık içinde gerçekleştirdikleri bir dönüşümdür bu.
Zavallı Evanjelikler: Kendi dinlerinin geleceğini, rakip bir dinin ikbalinde görüyorlar.
Zavallı Evanjelikler: Tanrı bildikleri İsa Mesih'in, bir daha yeryüzüne gelmesi için, O'nu öldürdüğüne inandıkları Yahudilere muhtaçlar.
Zavallı Evanjelikler: İsa Mesih'in ölmesine ve göğe yükselmesine neden olan Yahudilerin, O'nu tekrar gökten indireceğine inandırılmışlar.
Zavallı Evanjelikler: Tanrı bildikleri İsa Mesih'i öldürenlerden, "Kusura bakmayın, biz size yüzyıllarca zulmetmişiz." diyerek özür dilemek zorunda bırakılmışlar. Hatta daha da ileri giderek "Size minnettarız.", "Siz olmasaydınız, biz olamazdık." şeklinde Yahudilere borçlandırılmışlardır.
Bu manipülasyon sayesinde Yahudiler, Hıristiyanların her türlü baskısından kurtuldukları gibi, onların ellerindeki maddi ve manevi her türlü imkandan yararlanır hale gelmişlerdir.
Tarihte böylesi bir manipülasyon kaç kez görülebilir ki? Zavallı dediysem, gerçekten zavallılar; manipülasyon yapmıyorum 😏
Dünyanın En Büyük Kütüphaneleri
Aşağıdaki listede dünyanın en büyük kütüphaneleri yer almaktadır. Bu kütüphanelerden Zotero'ya kitap bilgilerini tek tıklamayla alabilirsiniz.
- Library of Congress (Kayıtlı Öğe Sayısı: 150 milyon)
- British Library (170 milyon)
- New York Halk Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 53,1 milyon)
- Danimarka Kraliyet Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 30,2 milyon)
- Biblioteca Nacional de España (Kayıtlı Öğe Sayısı: 25 milyon)
- Alman Ulusal Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 24,7 milyon)
- Berlin Eyalet Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 23,4 milyon)
- Boston Halk Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 22,4 milyon)
- New York Eyalet Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 20 milyon)
- İsveç Ulusal Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 18 milyon)
- Harvard Üniversitesi Kütüphanesi (Kayıtlı Öğe Sayısı: 16,6 milyon)
Yahudiler & Yahudi Olmayanlar
Sırf ırkları farklı diye Almanya, Polonya gibi Batılı ülkelerde ve Rusya'da hayatlarına son verilen Yahudilerin, sırf ırkları farklı diye Filistinli Müslümanlara hayat hakkı tanımaması ne yaman bir çelişki, ne büyük bir ironi.
Filistin: 100 Yıl Önce & 100 Yıl Sonra
Filistin, yüz yıl önce, 1833’lerden başlayan bir süreç içinde önce Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı’dan ayrılması ve ardından İngiliz Lawrence’in etkisi altındaki Suud ailesinin Arapları Osmanlılardan ayırması sonucu Siyonizme açık ve mahkûm hale getirildi.
100 yıl sonra yine Mısır ve Arabistan kullanılarak bu sefer Kudüs üzerine yeni bir operasyon yapılıyor.
Aradaki fark mı?
Yüz yıl önce bu iki ülkeyi İngilizler kandırıyordu; şimdi ise ABD.
Yüz yıl önceki Suud ailesinin hiç olmazsa ırkdaşlarına açıklayabileceği bir vaadi vardı: Filistin’e kadar olan toprakları Suud’un sınırlarına katma ülküsü. Araplar için o zaman ikna edici bir fikir görünmüş olmalı. Peki ya bugün? Bugün Suudi ailesinin ırkdaşlarına ve dindaşlarına söyleyebileceği hiçbir mazeret ve geçerli açıklama yok.
Mısır ve Arabistan! Keşke Filistin’i Osmanlı’dan ayırmak için gösterdiğiniz çabanın çok az bir kısmını bugün gösterebilseydiniz. Hiç olmazsa, Filistin’i işgal edenlere karşı nefret duyabilseydiniz!
Aşağıdaki satırlar bir Yahudinin kaleminden Filistin'e yönelik Siyonist operasyonların ilk günlerine ilişkin bilgiler veriyor.
Yüz yıl öncesini, belki de günümüzü anlatıyor:
…
Siyonizm matrisi: Filistin'e ilk bakış
“Her şey 1833’te, Mısır Paşası (Vali) Mehmet Ali’nin Filistin ve Suriye’yi istila ederek bütün uyruklarının hukuk önünde eşit olduklarını ilan etmesiyle başlar. Filistin, en azından İngilizler açısından, Hindistan yolu üzerinde jeopolitik anlamda stratejik bir bölgedir. Bu nedenle İngilizler, 1840’ta Londra’da bir konferans düzenleyerek Mehmet Ali’yi, Mısır Valiliği’nin kalıtsal hale getirilmesine karşılık Filistin’i Türklere iade etmeye ikna ederler. Mısır, 1841’de bağımsız bir krallık olur. Yahudiler burada ticarette ve bankada çalışmaya devam ederler.” (Jacques Attali, Yahudiler, Dünya ve Para, s. 359)
“Bu arada Arabistan kıyıları, Büyük Suud’un hâkimiyetine geçer. Büyük Suud, Mehmet Ali ve Mısırlılar tarafından durdurulmadan önce Vahhabi İmparatorluğu’nu bütün Arabistan’a yayar.” (Jacques Attali, Yahudiler, Dünya ve Para, s. 360)
“Buna ek olarak, gemiler artık mazot kullandığından, Londra, Yakındoğu ile yeniden ilgilenmeye başlar. 1901’de William d’Arcy, Irak ve Arabistan’da petrol çıkarma imtiyazı elde eder. Abd el-Aziz El Suud; Arabistan’da iktidarı ele geçirir, Riyad’ı Türklerden alır. Dünya siyasetinin tamamı, bu kara altın damarları etrafında dönmekte gecikmeyecektir. Filistin ve Siyonizmin kaderi de, çok büyük ölçüde petrole bağlı olacaktır.” (Jacques Attali, Yahudiler, Dünya ve Para, s. 367)
“Savaş [Birinci Dünya Savaşı] çıkmaza girince –ve Büyük Britanya’nın Amerikan bankalarından aldığı borçlar birikirken–, Arabistan’da Albay Lawrence, Mekke Şerifi Faysal’a, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını hızlandırmak için kendisine yardımcı olduğu takdirde, şerifi, Filistin’i de içine alacak olan büyük bir Arap ülkesinin hükümdarı ilan etmeyi vaat eder. (Jacques Attali, Yahudiler, Dünya ve Para, s. 373)
Üret, Üret, Üret!
Ey cân!
Gün gelecek bu işin sonu ABD ve İsrail ile (ve Avrupa Birliği ile) köprüleri atmaya, gemileri yakmaya varacak. İşte o vakit, efelendiğimiz, meydan okuduğumuz, rekabet ettiğimiz, soğuk veya sıcak savaş yürüttüğümüz düşmanlarımıza muhtaç ve mecbur olmamak için, kendi gemimizi, uçağımızı, arabamızı, bilgisayar ve bilgisayar programlarımızı, tank ve füzemizi, istihbarat ağımızı, devlet sistemimizi, kurumlarımızı o zor günlerde yıkılmayacak, zaafa uğramayacak derecede ve şekilde bugünden inşa etmeliyiz. Her türlü yurt dışı bağımlılığını teknolojik ve altyapı hizmeti olarak bitirmiş olmalıyız.
Bunu yapabilmek için, okuduğumuz/hizmet ettiğimiz alanda en iyi olmak zorundayız. En iyi olmanın yolu da sahada çalışanlar ile masa başında çalışacakları ayırmaktan geçer.
Unutma! Sıcak savaş zamanında bile, ilim öğrenmek için bir grup insanını geride bırakan bir dinî ilkemiz var...
"Sokağa çıkmayalım, eylem yapmayalım." dediğim anlaşılmasın. Ama düşmanın hakkından bağırarak değil, onun vazgeçilmez olduğu alanlarda tekelini kırarak gelebileceğimizi de unutma.
Dinine ve ülkene en iyi hizmeti yapmak istiyorsan, daha çok oku, daha çok çalış ve daha çok ÜRET, ÜRET, ÜRET.
Yahudilikte Vahiy Anlayışı (Sempozyum Bildirisi - Video)
Kur'an Çalışmaları Vakfı'nın düzenlemiş olduğu "Vahiy Zincirinin Son Halkası: Kur'ân Vahyi" Sempozyumu'nda sunulan "Yahudilikte Vahiy Anlayışı" isimli tebliğim.
07.10.2017 İstanbul.Teşekkürler Trump Efendi
İsrali'i Ortadoğuda bu kadar yalnızlaştıracak,
ABD'yi bu kadar itibarsızlaştıracak
Ve Müslümanları tüm mezhep ve düşünce farklılıklarına karşı birleşebilme ihtimalini doğuracak kadar öfkelendirecek bundan daha iyi bir hamle olamazdı.
...
ABD hegemonyasının çöküşüne şahit olmaya hazırlanın.
...
Aptal bir adam zavallıdır.
Parası olan aptal daha zavallıdır.
Paralı bir aptalın devlet başkanı olduğu ülkeyi tanımlayacak kelime bulamıyorum.
...
Sen ABD'nin başına gelebilecek en kötü şeydin.
Teşekkürler Trump Efendi.
Muhammet Tarakçı & Sead Paqarizi - Christianity and Muslim-Christian Relationships in Kosovo (Kosovada Hıristiyanlık ve Müslüman-Hıristiyan İlişkileri)
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 26 (2017/2), s. 1-17
Abstract
A small country of Europe in terms of her surface area and population, Kosovo is a multi-faith country where various religions and religious groups live together. A great majority of her population was Christian at the Roman Empire (and Orthodox at the Byzantine time), and Muslim at the Ottoman time and today. Orthodox, Catholic and Evangelical Churches, Judaism and some other religious movements as well as Islam still live in the country. This article, after briefly summarizing the history of Christianity in Kosovo, deals with the relations between Muslims and Catholic, Orthodox and Evangelical churches past and today. It also evaluates the positive and negative aspects of the Muslim-Christian relations in Kosovo, and gives some observations about the future of these relations.
Key Words: Kosovo, Muslim-Christian Relations, Interreligious Dialogue, Islam, Catholic Church, Serbian Orthodox Church
Özet
Yüzölçümü ve nüfusu bakımından Avrupa’nın küçük bir ülkesi olan Kosova, farklı dinlerin ve dinî grupların bir arada yaşadığı çok dinli bir ülkedir. Roma döneminde Hıristiyanların, Bizans döneminde Ortodoksların, Osmanlı döneminde ve günümüzde Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkede, Ortodoks, Katolik ve Protestan Kiliseler, Yahudiler ve birtakım yeni dinî hareketler varlıklarını ve etkinliklerini devam ettirmektedir. Bu makale, Kosova’da Hıristiyanlığın tarihçesine kısaca değindikten sonra, geçmişte ve günümüzde Müslümanların Katolik, Ortodoks ve Protestanlarla ilişkilerine dair bilgiler sunmaktadır. Makalede ayrıca Müslüman-Hıristiyan ilişkileri konusunda yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmelerin nedenleri değerlendirilmekte ve bu ilişkilerin geleceğine dair gözlem ve tespitlere yer verilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kosova, Müslüman-Hıristiyan İlişkileri, Dinlerarası Diyalog, İslâm, Katolik Kilisesi, Sırp Ortodoks Kilisesi
Vahşileşme, Ehlileş!
Almış eline mızrağı, Uhut'taki Vahşi gibi,
Müslümanı hedef alıyor.
Ehli sünnetim diyorsan,
Vahşi'leşme, Ehli'leş mirim.
Müslümanı hedef alıyor.
Ehli sünnetim diyorsan,
Vahşi'leşme, Ehli'leş mirim.