İsrail'in Yeni Kahramanı
İsrail'in en son kahramanı iki sivili öldürdü: Hiçbir neden yokken bir doktoru ve elindeki kıyamet silahıyla -tornavida- kendisini tehdit eden genç bir delikanlıyı.
Yeni İsrail kahramanı yırtık kot giyior, güneyde işbirliği içindeki bir dinî toplulukta yaşıyor, bir kız arkadaşı var ve Arapları öldürüyor. İsrail kahramanları daima Arapları öldürmüşlerdir, ama bunu bazen cesurca yapmışlardı; günümüzde ise acınası bir korkaklıkla yapıyorlar. Elinde tornavida olan bir delikanlıdan korkuyorlar.
Bu İsrail kahramanı; masum olanlar ve ölmeyi hak etmeyenler de dâhil, Arapları ayırım gözetmeden öldürüyor. Bu İsrail kahramanı ilkeleri olan genç bir adam –işgal altındaki topraklarda görev yaparken benimsenmiş ilkeler. O Grivati Tugayı’nda insanlıktan çıkmayı (canavarlaşmayı) ve Koruyucu Hat Operasyonu’nda (Operation Protective Edge) sivil insanları nasıl öldüreceğini öğrendi. O, Araplara karşı alınacak ilk önlemin daima öldürme maksadıyla ateş etmek olduğunu öğrendi; alternatif önlemler daha sonra düşünülebilir.
O, sebep ne olursa olsun, bir Arabı öldürmenin kusursuz bir iyilik ve hatta kahramanca bir davranış olduğunu öğrendi. İsrail topraklarında bunun eğitimini aldı ve Ürdün’de uygulamaya koydu – Ne fark eder ki! Nasılsa bütün Araplar aynı; ha Ürdün Nehri’nin doğu yakasında olmuş, ha Batı Şeria’da-. Arkadaşları onun saygın bir adam olduğunu; ilk kez böylesi (elinde tornavida olan bir genç gibi) zor bir durumda kalmadığını; sakin ve saygın biri olduğunu söylüyorlar. Böyle biri olmasaydı, neler olabileceğini düşünün bir de! Beş, belki de on kişiyi öldürebilirdi herhalde!
İsrail’in kahramanı sivilleri öldürdü. Hiçbir neden yokken bir doktoru ve mobilya montajı yapan ve tartışma kızıştığında kendisini bu kıyamet silahıyla, yani tornavida ile tehdit eden –bir saldırı bile yapmayan- bir genci. İsrail’in kahramanı gözünü bile kırpmadı. Bir İsrail kahramanı asla 10’a kadar saymaz. Çeker, vurur. İki ölü, iki ölüm çeltiği daha.
En yeni kahramanımızın adı Ziv, ama biz onun yüzünü gösteremiyoruz. Başbakan kendisini kucaklarken gösterilen bulanıklaştırılmış yüzü, sadece onun havasını arttırıyor. O, kendisinden daha saygın olan selefi Elor Azaria’nın yerini alıyor. Elor Azaria, can çekişen bir adamı öldürmüştü; yeni kahraman ise iki sivili. Onu suçlamayın. Bu, ona İsrail topraklarında böylesi “zor durumlarda” yapması öğretilen şeydir: Ateş et ve öldür. Böyle olmak, yani kör bir makineli tüfek olması için eğitildi.
O bir kahraman kabul ediliyor. Hiç kimse onu bir şüpheli olarak gerçekten sorgulamayı aklından bile geçiremez; sadece Ürdün’e vaat edilmiş formalite yerine gelsin diye sorgulanır ve bunun hiçbir sonuç doğurmayacağı da zaten söylenmiş durumda. Kasıtlı bir cinayet mi, kasıtsız bir öldürme mi? Angajman kurallarını mı ihlal etti? Nasıl bileceğiz? Hayır, asla bilemeyeceğiz. Bilmek de istemiyoruz. Bunun yerine, başbakanın kendisine yaptığı olağan bir telefon görüşmesi bilgisine sahibiz. Benyamin Netanyahu, kahramanlara gösterilen babacan tavırla “Kız arkadaşınla çıktın mı?” diye sormuş. Bunu, kendi ofisinde cesur bir kucaklama izlemiş. Hey Lübnan, bak! İsrail’in kahramanı olan bu kişiler, barışta senin kardeşin ve senin vatandaşlarının katilleridir. Ve Filistinliler teröristleri yüceltmekle suçlanıyorlar.
2007’de bir Ürdün askeri Naharayim’de İsrailli yedi kız öğrenciyi öldürdüğünde, Ürdün’ün kralı Hüseyin İspanya’ya yaptığı seyahati yarıda kesmiş ve yas tutan ailelerin önünde diz çöküp af dilemek üzere Bet Şemeş’e koşmuştu. Kral Hüseyin aynı zamanda yaralıları ziyaret etmiş ve tazminat ödemişti. Fakat İsrail hükumetinin bir güvenlik görevlisi iki Ürdünlüyü öldürdüğünde, bunların en azından biri tamamen suçsuzdur, İsrail başbakanı özür dilemeyi bile düşünmemektedir. Beklediğimiz kınama, sadece Filistin Başkanı Mahmut Abbas’tan geldi. Taziye mesajı veya tazminat ödemesi beklemek sadece fantezi olur. Neden, kim öldü? Söz böyle uzayıp gider. İki Arap işte, daha fazla bir şey değil.
İki Arap öldü ve güven içinde evine dönen bir İsrail kahramanı yaralarını sarıyor. Kahraman Ziv kendi hikayesini anlatmaya devam edecek ve belki de görevine geri dönecek. On binlerce genç İsrailli Ziv gibi olmaya hayal edecek. İsrail topraklarında işgal ordusunda görev almayı, Arapları taciz etmeyi ve öldürmeyi, büyük elçilik güvenlik görevlisi olmadan önce Hindistan'a ve Guatemala’ya gitmeyi hayal edecekler. Eğer şansları yaver giderse, Kalendiye’deki eski mutlu günlerde olduğu gibi, elinde tornavida olan bir genci veya sadece orada bulunan bir doktoru bile öldürebilirler.
İsrail’in yeni kahramanlarını selamlayın. Onlar gençlerimizin en iyileri.
Gideon Levy
27.07.2018