Bilim özgün ve orijinal eser ve makale peşindedir. Ama özgün ve orijinal bir çalışma zaman ister, emek ve birikim ister, geçmişin tüketilmesini ister. Bir alandaki (özellikle sosyal ve beşeri bilimler alanlarındaki) her bilimsel çalışmada özgünlüğü ve orijinalliği yakalamak mümkün olabilir mi?
Genel kabule göre, bilim genelden özele doğru bir seyir izler. Çalışma alanı daraldıkça, bilimselliğinin de arttığı düşünülür. Bu nedenle, yüksek lisans çalışmalarının daha geniş ve dolayısıyla nisbeten daha yüzeysel olması; doktora çalışmalarının ise daha dar bir alanda, ama daha derinlikli olması tercih edilmektedir.
Daha geniş nitelikteki ilk/öncü çalışmalar tasvîrî (deskriptif) bir tarzda kaleme alınırlar. Bu çalışmalardan kapsamlı analizler ve büyük keşifler beklemek haksızlık olur. Bu aşamada eserin bilimsel verileri elde etme konusunda kabul görmüş temel hassasiyetlere riayet etmiş olması; konunun kapsam ve sınırlılıkları gözetilerek sunulması ve yazarın bilimsel bir üslupla çalışmasını kaleme alması yeterli görülebilir. Böyle bir çalışma elbette tam olarak özgün ve orijinal değildir; ama bilimsel bir derleme veya inceleme olarak değerlendirilir.
Öncü çalışmalardan sonraki ikinci ve üçüncü aşamalarda konu adım adım daraltılır. Çalışılan alana göre dördüncü veya beşinci aşamada (veya başka bir aşamada) konu artık daha küçük parçalara bölünemeyecek hale gelir. İşte bu aşama orijinal ve özgün çalışmaların bekleneceği/yapılacağı aşamadır.