Kıymetli dost Murat Kılavuz, dün Kadir Gömbeyaz ile yaptığımız facebook yazışmalarımızı teşrif buyurmuşlar.
Arada şöyle mücamele geçmiş:
Müsaadenizle ben de muhabbete dahil olayım bari,....
Sensiz ey cân muhabbet olamaz tam,
Senle muhabbete bulunmaz hitam.
Muhabbet-i Muhammet oldukta zail olur hemm ü gam
Kadirini bilmekte yârânın kişi olmalı berdevam
Ancak Ulvî makam olan bilir Kadir u Muhammedi,
Ne kadri olur süflinin ne de çekilir muhabbeti.
...
Sonra şöyle devam etmiş:
Ulaşacağımız makam ve mertebe-i ulviyyet mahlûk u abdi olmaktan ibarettir ol Zât-ı zü'l-celâlin
İsmi zâtının tecellisi, hakkıyla Muhammet olan sevgili ağabeyimin san'at ü ibdâı karşısında aczini itirafla sükûttur payına düşen şu bende-i kemterin
Hüsn-i teveccühünüzle şerefyâb olduk efendim
Hı?? Hı dedim de aklıma Hz. İsa ile ilgili bir hı? fıkrası geldi.
Ve İsa onlara sordu: "Ben kimim?"
Onlar cevap verdi: "Sen bizim varlığımızın temelinin eskatolojik manifestosu, kişisel varlık ifşamızın bağlamının çok açık ontolojik kuruluşusun."
Ve İsa cevap verdi: "Hıı?"
Yaw he he; öyle ya da böyle her türlü ilzam edebileceğini -bizim oraların tabiriyle- bilip duruduk zaten Muhammet ağabeyciğim :)
Kıymetli arkadaşım, şu dünyada işi Kelam olan biriyle söz yarıştırandan daha zavallı kim olabilir? Hamdolsun kendimi bu duruma düşürmeyecek kadar aklım başımda.
Bizde akıl mı kaldı ağabey, seninle aşık atmaya kalkmamızdan belli, hürmetler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder