Kurumları yıpratmamak gerek ey cân! Bireyleri takdir veya tekdir ederiz, eleştiririz, sorgularız. Hepsine eyvallah.
Ama makamlar ve kurumlar saygınlığını korumalı.
Yalova'da şu kadar profesör rektörlüğe müracaat etti diye, tüm profesörleri itham edersek,
Birkaç bakan veya milletvekili yanlış bir şey yaptı diye, milletvekilliğini yıpratırsak,
Hukuk kurumlarını yıpratırsak, doktorluğu yıpratırsak, birkaç çürük elmadan dolayı öğretmenleri ve öğretmenliği yıpratırsak,
Belki öfkemizi dışa vurduğumuz için geçici bir rahatlık yaşayabiliriz. Ama bu olumsuz ruh hali bir bumerang gibi, çok geçmeden, gelip bizi bulur.
Kurumlar yıpranırsa, bu ülkenin geleceği olan genç nesillerimizi ne olmaya teşvik edeceğiz? İdeal olarak benimseyebilecekleri her türlü makamı ve kişiyi ellerinden alırsak, gençleri nasıl bir yılgınlığa terk edeceğiz?
Hangi genç, hor görülen, aşağılanan bir milletvekilliğini, öğretmenliği, doktorluğu, üniversite hocalığını ideal edinir?
Gençlerimize bu umutsuzluğu bırakmaya hiçbirimizin hakkı yok, değil mi ey cân?
Umut da, mutluluk da, kutluluk da bulaşıcıdır ve çoğalmaya eğilimlidir; tıpkı umutsuzluk, mutsuzluk ve her türlü kötülük gibi.
Peki biz, tüm insanların en hayırlı ümmeti olarak, hangisini çoğaltacağız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder