Ey cân!
Eskiler sözü ne güzel söylemişler:
"Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar."
Bize demek istemişler ki, yalandan, dolandan, gıybetten, dedikodudan, iftiradan uzak dur, yanına bile yaklaşma. Bu günahları işleyerek, ruhunu ve vicdanını kirletme, kalbini karartma.
Eskiler kelimelerin fonetiğinden de yararlanarak böyle demişler demesine de, akılda kolay kalsın diye galiba biraz da eksik söylemişler. Eskilerin deyişini şöyle tamamlayalım.
"Nasıl kaçarsan yılandan, öylesine uzaklaş yalancıdan da."
---
Ey cân!
Bil ki yalandan kaçmak/uzak durmak, yalancıdan kaçınmaktan daha kolaydır.
Vicdanın temizse, yalan söylediğinde, gıybet ettiğinde veya bilerek/bilmeyerek haksızlık yaptığında, vicdanın sana doğruyu gösterir; pişman olup tövbe edinceye kadar susmaz. O yüzden bu günahlardan kurtulmak nispeten daha kolaydır.
Ama yalancıyla, dedikoducuyla, fitne fesat peşinde koşanla, zulmü alışkanlık haline getirenle birlikteysen, onlardan uzaklaşmamış veya uzaklaşamamışsan, emin ol ki, onların yaptığı, işlediği günah sana da bir şekilde bulaşacak; onların o pis kokusu senin de üzerine sinecektir. Ama vahimi şudur ki, günahı bizzat sen işlemediğin için vicdanın bir önceki durumda olduğu kadar seni ikaz etmeyecek ve sen de günaha tövbe etmeye meyletmeyeceksin.
Tabipler; bizzat sigara içen kişi ile pasif içicilerin durumunu karşılaştırırlar. Derler ki, aktif sigara içicinin vücudu ve ciğerleri tehlikeyi fark eder ve yapabildiği kadar önlemini alır. Ama pasif içicilerin vücudu ve ciğeri tehlikeyi fark edemez. Bu nedenle, pasif içicilerin maruz kaldığı tehlike, aktif sigara içicilerden daha büyük olabilir.
Bizzat günah işleyenler ile günah işlenen bir ortamda bulunanların durumu da işte böyledir.
Bu nedenle, ey Can!
Günahtan uzak durduğun kadar, hatta çok daha fazla, günahkârdan da uzak dur. Yalandan kaçtığın kadar, belki daha fazla, yalanı alışkanlık edinmişten kaçın. Kötülüğe düşen arkadaşlarını düzeltmeye çalış; ama kötülüğü âdet haline getirmişlerle sakın düşüp kalkma. Yoksa bir süre sonra sen de onlardan olursun da, Allah korusun hiç farkına bile varmazsın.
Sözü, sözlerin en güzeliyle bağlayalım:
وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللّهِ يُكَفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلاَ تَقْعُدُواْ مَعَهُمْ حَتَّى يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ إِنَّكُمْ إِذًا مِّثْلُهُمْ إِنَّ اللّهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا
"Allah bu ilahi kelamda size buyurmuştur ki ne zaman Allah'ın mesajlarının inkar edildiğini ve onların hafife alındığını duyarsanız, başka şeyler konuşmaya başlayıncaya kadar bunu yapanların yanından ayrılmalısınız, yoksa kesinlikle onlar gibi olursunuz. Bakın, Allah, ikiyüzlüleri hakikati inkar edenlerle birlikte cehennemde toplayacaktır" (Nisa, 4/140).
Semerkandî diyor ki:
Bu âyet-i celîlede şuna da işaret vardır: Her kim bir günah meclisinde oturur da, onların isyanlarına ve inkârlarına mâni olmazsa, o mecliste bulunanların işlemiş oldukları günaha ortak olur. Onların isyanlarına ve küfürlerine mâni olamayanlar günahlarına ortak olmamak için yanlarında oturmamaları ve onlardan uzak durmaları gerekir. İçki içenlerin ve kumar oynayanların yanında oturmak, gıybet konuşanları, yalan söyleyenleri ve din ile alay edenleri dinlemek, bunları işleyenlerle aynı günaha ortak olmaktır. Yanlarında bulunanlar da o günahları işlemiş gibi günah kazanırlar.
---
Ey Can!
Yalandan kork, tıpkı yılandan korktuğun gibi.
Ama daha önemlisi:
Yalancıdan, müfteriden, dedikoducudan, zulmü âdet edinmişten, ejderhadan kaçar gibi kaç, dünya ve âhiret selametin için.
Vesselâm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder