Bilim özgün ve orijinal eser ve makale peşindedir. Ama özgün ve orijinal bir çalışma zaman ister, emek ve birikim ister, geçmişin tüketilmesini ister. Bir alandaki (özellikle sosyal ve beşeri bilimler alanlarındaki) her bilimsel çalışmada özgünlüğü ve orijinalliği yakalamak mümkün olabilir mi?
Genel kabule göre, bilim genelden özele doğru bir seyir izler. Çalışma alanı daraldıkça, bilimselliğinin de arttığı düşünülür. Bu nedenle, yüksek lisans çalışmalarının daha geniş ve dolayısıyla nisbeten daha yüzeysel olması; doktora çalışmalarının ise daha dar bir alanda, ama daha derinlikli olması tercih edilmektedir.
Daha geniş nitelikteki ilk/öncü çalışmalar tasvîrî (deskriptif) bir tarzda kaleme alınırlar. Bu çalışmalardan kapsamlı analizler ve büyük keşifler beklemek haksızlık olur. Bu aşamada eserin bilimsel verileri elde etme konusunda kabul görmüş temel hassasiyetlere riayet etmiş olması; konunun kapsam ve sınırlılıkları gözetilerek sunulması ve yazarın bilimsel bir üslupla çalışmasını kaleme alması yeterli görülebilir. Böyle bir çalışma elbette tam olarak özgün ve orijinal değildir; ama bilimsel bir derleme veya inceleme olarak değerlendirilir.
Öncü çalışmalardan sonraki ikinci ve üçüncü aşamalarda konu adım adım daraltılır. Çalışılan alana göre dördüncü veya beşinci aşamada (veya başka bir aşamada) konu artık daha küçük parçalara bölünemeyecek hale gelir. İşte bu aşama orijinal ve özgün çalışmaların bekleneceği/yapılacağı aşamadır.
Örnekle şöyle açıklayabiliriz:
1. Aşama: Hıristiyanlık Karşıtı İslami Reddiyeler
2. Aşama: İlk Dört Yüzyılda Yazılmış Hıristiyanlık Karşıtı İslami Reddiyeler
3. Aşama: Hıristiyanlık Karşıtı İslami Reddiyeler (İbn Hazm Örneği)
4. Aşama: İbn Hazm’ın İncil Eleştirisi
Birinci aşamada çalışma yapan kişi için her türlü bilgi yenidir. O, iyi bir koleksiyoner gibi verileri derleyip toplayacak ve düzenli bir şekilde tasnifini yapacaktır. İki ve üçüncü aşamada araştırmacı ele aldığı konu hakkında değerlendirmeler yapma imkânına kavuşmaya başlar. Son aşamadaki araştırmacı ele aldığı konunun uzmanı olarak konuşur.
Buradaki dördüncü aşamanın orijinal ve özgün çalışmaların ortaya çıkacağı aşama olduğunu söylemiştik. Aslında şöyle demeliydik: Bu nokta, orijinal ve özgün çalışmaların ortaya çıkacağı ilk aşamadır. Genişten başlayan çalışma bu aşamada en dar noktasına ulaşmıştır. Ama kanaatimce bu aşama, araştırmanın son noktası değil; yeni bir sürecin ilk basamağıdır.
Örneğimizdeki dördüncü aşama bir dönüm noktasıdır. Tasvîrî çalışmanın son, analitik ve mukayeseli çalışmanın ilk aşamasıdır. Dördüncü aşamadaki araştırmacı, ela aldığı konuyu, örneğimizden hareketle söyleyecek olursak, İbn Hazm’ın İncil eleştirisini belki tam olarak ve detaylarıyla bilmektedir. Ama henüz aynı konuda diğer Müslüman müelliflerin yazdıkları reddiyeler konusunda bu kadar dar çalışmalar yapılmamış olabilir. Bu nedenle, dördüncü aşamadaki araştırmacı, henüz ele aldığı konunun, yakın konularla benzerliği ve farklılığı konusunda emin olamaz. Bu beşinci aşama araştırmacısının işi olacaktır.
Beşinci aşamadaki araştırmanın konusu, dördüncü aşama ile aynıdır. Aradaki fark, dördüncü aşamada tasvîrî; beşinci aşamada ise analitik ve/veya mukayeseli bir çalışmanın yapılmış olmasıdır. Beşinci aşamada, İbn Hazm’ın İncil eleştirisi yanında, diğer Müslüman müelliflerin İncil eleştirileri hakkında da özel çalışmaların yapılmış olduğunu varsayıyoruz. Bu nedenle, beşinci aşamanın araştırmacısı, derleme yapmanın ötesine geçmek durumunda/zorundadır. O, konunun bağlantılarını göz önüne bulunduracak, benzerlik ve farklılıkları ortaya koyacaktır. Örneğimizden hareketle, İbn Hazm’ın İncil eleştirisinin diğer Müslüman müelliflerin İncil eleştirisiyle karşılaştırmasını yapacak, benzerlik, farklılık ve varsa aykırılıkları tespit edecektir.
Benzer şekilde, altıncı aşamanın konusu, üçüncü aşamanın konusuyla; yedinci aşamanın konusu ikinci aşamanın konusuyla; sekizinci aşamanın konusu da birinci aşama ile aynı olabilir. Aradaki fark az önce söylediğimiz gibi, önceki araştırmanın tasvîrî bir usulle yapılmış derleme; sınırın öbür tarafındaki araştırmanın ise, mukayese ve analize dayalı olmasıdır.
5. Aşama: İbn Hazm’ın İncil Eleştirisi
6. Aşama: Hıristiyanlık Karşıtı İslami Reddiyeler (İbn Hazm Örneği)
7. Aşama: İlk Dört Yüzyılda Yazılmış Hıristiyanlık Karşıtı İslami Reddiyeler
8. Aşama: Hıristiyanlık Karşıtı İslami Reddiyeler
Görüldüğü gibi, araştırma başlangıç noktasıyla aynı konuda sona ermektedir. Ama aynı konuyu yazıyor olsalar da, birinci aşama yazarı, konu hakkında hiçbir şey bilinmiyor olmasından hareketle çalışmasını yaparken, sekizinci aşama yazarı, kendisinden önce yapılmış olan tüm detay çalışmaları görmüş olmanın avantajıyla değerlendirmek, karşılaştırmalar ve analizler yapmak üzere eserini kaleme alacaktır.
Sınıra kadarki ilk tasvîrî çalışmalar olmadan, analitik ve mukayeseli çalışmalara geçmek kolay değildir; belki de imkânsız denecek kadar zordur. Bu nedenle, öncü çalışmalar, bilimsel bilgi edinme yöntemleri iyice uygulandığı sürece değerlidir, bilimseldir. Öncü çalışmaları hor ve değersiz görmek, sonraki çok daha önemli ve çok daha değerli çalışmaların önünü tıkamaktan başka bir şeye yaramaz.
Ülkemizde tefsir, hadis ve kelam gibi nisbeten daha çok öğretim üyesine sahip ve geçmişi daha eskiye dayanan bilim dallarında bahsettiğimiz sınıra yaklaşıldığını veya bu sınırın geçildiğini düşünebiliriz. Ama din felsefesi, din sosyolojisi, dinler tarihi gibi din bilimleri alanlarında sınıra ulaşmak için henüz çok erkendir ve bu sahalarda tasvîrî çalışmalar hâlâ önemini ve değerini korumaktadır.
Çalışma alanında önceki çalışmaları tüketmeyen bir araştırmacıdan, orijinal bir çalışma beklemek hayal olur. Hıristiyanlık çalışacak bir araştırmacıdan, yüksek lisansta en fazla iki yıl içinde, doktorada en fazla dört yıl içinde Batıda Hıristiyanlık ile (veya Hıristiyanlığın daha alt bir konusu ile) ilgili tüm yazılanları temin etmesini ve okuyup tüketmesini ve dahi Batılı Hıristiyan meslektaşlarından daha iyi bir tez ortaya koymasını beklemek gerçekçi bir hedef olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder